KEYiF YAPARKEN SAĞLIĞIMIZI DA DÜŞÜNELiM

5 Haziran 2012

Yaz başlarken hep değindiğim bir konu var, bu sene de tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu konu, neredeyse ‘milli eğlencemiz’ diyebileceğim mangal keyfi ve sağlığımız arasındaki ilişki



Hakikaten mangaldan veya barbeküden gelen kokuları ve tatları sevmeyen pek yoktur ama bu arada oluşabilecek bazı sağlık risklerini de hatırlayıp, önlem almakta yarar var. Mangal ve sağlık kelimeleri bir arada kullanılınca hemen aklımıza kolesterolle kilo almak gelir. Çünkü bu ikisinin ölçüsü de mangal sırasında kolayca kaçar. Peki kolesterol ve kilo almak dışında acaba açık ateşte pişen etlerin sağlığımız üzerinde başka ne tür etkileri var, hiç düşündünüz mü?

İki kanserojen madde
Araştırmalar, etlerin mangal gibi ızgara üzerinde pişirilmesiyle iki değişik kanserojen maddenin oluşabildiğini gösteriyor. Bunlardan ilki, ‘heterosiklik aminler’. Bunlar, etin çok pişmesi veya kömür ateşinde fazla yanması yani kararması sırasında yüksek sıcaklıkta ortaya çıkar. Izgara sırasında oluşabilen ikinci kanserojen maddeyse, ‘polisiklik aromatik hidrokarbonlar’. Bunlar da etteki yağın kömür veya sıcak yüzeye damlayıp, oluşan dumanın ete değmesiyle veya ızgara sırasında doğrudan yanan etin içinde

Yazının Devamı

ALDIĞINIZ İLAÇLAR BiRBiRiNE DÜŞMAN OLABiLiR

29 Mayıs 2012

Farklı hastalıklar için aldığınız ilaçlar, birbirleriyle etkileşime geçerek değerini kaybedebilir ya da çeşitli yan etkiler oluşturarak sağlığınızı tehdit edebilir.

Geçen gün kardiyolog Prof. Dr. Mehmet Ağırbaşlı, müşterek dostumuz olan hastasına, mide asidini azaltan ve kan sulandırıcı iki ilacı aynı anda almasının, yeni takılan stentini tehlikeye atabileceğini anlatıyordu. İlaç etkileşimleri konusu, hakikaten çok önemliydi ve yeteri kadar da bilinmiyordu kanımca. Kendisinden bu konuyu anlatmasını rica ettim. Ağırbaşlı’nın bu konuda anlattıklarını aynen aktarıyorum:


“Günümüzde ilaç etkileşimleri yani ilaçların diğer ilaçlarla oluşan etkileri, önemli ölüm sebeplerinden biri. Sıklıkla kullanılan pek çok ilaç arasında oluşabilecek etkileşimlerin ölümcül sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinir. İlaç etkileşimleri dünyada beşinci büyük ölüm sebebi olarak ortaya çıkar.
Bu durum, özellikle kalp ve kanser ilaçlarının kullanımı açısından oldukça önemli. Günümüzde kardiyolojide veya kalp sağlığında kullanılan kan sulandırıcıların, tansiyon düzenleyici ve kolesterol düşürücü ilaçların birbirleri veya diğer ilaç gruplarıyla ciddi etkileşimleri söz konusu.

Sten

Yazının Devamı

Anne adaylarına tavsiyeler

22 Mayıs 2012

Hangi yaşlarda olursa hamilelik öncesi izlenmesi gereken tıbbi kurallara uyulmalı. Genel sağlık sorunları, diyabet, yüksek tansiyon, çeşitli enfeksiyonlar taranmalı, hamileliğe engel durum olup olmadığına bakılmalı, tedaviler yapıldıktan sonra çocuk planlanmalı...

Geçenlerde İntermed’deki odamda arkadaşlarla sağlıkla ilgili pek çok şeyin zamanla değiştiğini, bu bağlamda hamilelik yaşının da yavaş yavaş daha yukarılara kaydığını konuşuyorduk. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Şükrü Sanus, konuyu çok güzel toparladı. Anlattıklarını, ben de aynen sizlere aktarıyorum:
“Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar için ideal doğum yaşı fizyolojik şartlar göz önüne alındığında 18 yaş üzeriyle 35 yaş altı olarak tanımlanabilir. Burada esas olan, anne adayının ve doğacak bebeğin sağlık sorunlarından olabildiğince uzak şekilde doğumun gerçekleşmesi. Bilinmesi gereken aslında hamileliğin her yaşta birtakım risklerinin olduğu, sadece bu risklerin bahsedilen sınırlar altında ve üzerinde arttığı.
Günümüzde ilerleyen tanı yöntemleri, artan sağlık taramaları ve bilinçlenen hastalar sayesinde, risk taşıyan grupların bile yaşayabileceği olası sorunlar daha erken tanınarak çoğu zaman

Yazının Devamı

TIP OTORiLERi GELiYOR

15 Mayıs 2012

“En iyi tedavi, hiç hasta olmamaktır” sözüne siz de inanıyorsanız, 29-31 Mayıs arasında yapılacak ECOPRAM kongresini kaçırmayın. Zira, dünyanın dört bir yanından gelecek konunun uzmanları, ‘şifa’ dağıtacak

ECOPRAM yani Avrupa Önleyici, Rejenerativ ve Anti-aging Tıp Kongresi, bu yıl İstanbul’da yapılıyor. Avrupa Önleyici ve Anti-aging Tıp Derneği ESAAM’ın organize ettiği bu çok önemli kongreye, çok çeşitli ülkelerin tıp ve tıp yan dallarından otoriteler katılacak. Kongrede insan hayatını önlem alarak korumaya ve uzatmaya yönelik yeni gelişmeler konuşulacak. İki yılda bir yapılan bu kongre, ilk defa Avrupa Birliği dışında bir ülkede gerçekleşecek.
Ben, ESAAM’ın kurucu yönetim kurulu üyesi ve Türkiye sorumlusuyum. 2003 yılında Viyana’da kurduğumuz bu dernek, Avrupa ülkelerine önleyici tıp ve anti-aging konusunda standartlar getirmeyi, tüm yenilikleri uygulayabilecek olanakları sağlamayı amaçlıyor. ESAAM Başkanı Prof. Dr. Christos Zouboulis ise kongrenin ülkemizde yapılması için destek veren kişilerin başında geliyor. Bu kongreyi ülkemize kazandırmakta büyük çabaları olan konferans başkanı Prof. Dr. Çimen Karasu, şu sıralar inanılmaz bir çalışmayla dünya doktorlarını

Yazının Devamı

Önlemler kanser riskini azaltıyor...

8 Mayıs 2012


Sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerinin kansere karşı önleyici önlemlerin başında geldiği artık tüm otoritelerce kabul gören bir gerçek. Günlük hayatımızda kolayca yapabileceğimiz bir dizi değişiklik, kanser riskimizi azaltmaya yardımcı olabilir

Sigara içmeyin, sigara dumanından uzak durun

Sigarayı bırakmak, hayatınız boyunca sağlığınızla ilgili alacağınız kararların belki de en önemlisi olacak. Sigara içilen ortamlarda bulunmanın da akciğer kanser riskini artırdığını unutmayın.

Sağlıklı beslenin

Bol ve çeşitli meyve-sebze tüketin. En az günde beş porsiyon veya daha fazla. Tam tahıllar, baklagiller, bol posalı bitkisel ürünleri sofranızdan eksik etmeyin. Böylece kalın bağırsak, yemek borusu, akciğer ve mide kanseri riskinizi azaltmış olacaksınız. Hayvansal yağ alımını kısıtlayın. Alkol alıyorsanız az ve kontrollü için. Ağız, yutak, yemek borusu, böbrek, karaciğer ve meme kanserleri riski alkolle artıyor.

Egzersiz yapın, aktif yaşayın

Fazla kilolu olmak meme, kolon, yemek borusu, böbrek ve rahim kanserleri riskini artırabilir. Fiziksel aktivite, gerek kilo kontrolü sağlamasıyla, gerekse kendi başına faydalı bir faktör olarak kanser risklerini azaltabiliyor.

Yazının Devamı

VERİLEN KİLOLARI KORUYABİLMEK MÜMKÜN MÜ?

1 Mayıs 2012

Tekrar kilo almamak, kilo vermek için sarfedilen efor ve kararlılığı gerektirir. Diyette kullanılan stratejiler, kilonun korunmasında da önemli rol oynar

Pek çok kişiye göre kilo vermek ne kadar zorsa, verilen kiloyu geri almamak da o kadar zor. Fazla miktarda kilo veren kişiler, sıklıkla 2-3 sene içerisinde kilolarının büyük bölümünü geri alır. Bunun nedeni, kalori alımının azaltılmasından dolayı düşen metabolik hızın, birkaç ay içinde kilo vermeyi zorlaştırmaya başlaması.
Çok düşük kalorili diyetler sonucu yavaşlayan metabolik hız, aslında kilo aldırmayacak bir yeme düzenine geçildiğinde, kilo alımına neden olabilir. Bu yüzden çok düşük kalorili diyetler ve hızlı kilo vermek, tıp otoriteleri tarafından önerilmeyen, sevilmeyen yöntemlerden. Haftada 500 gr.-1 kg. vermek, en uygun olanı. Hayatımızda yapacağımız uzun süreli yaşam tarzı değişiklikleri, yavaş yavaş ve kalıcı kilo vermenin başarılı olmasını sağlar.

Kalbinizi koruyun
Sağlıklı bir yaşam için kilo vermek, düşük kolesterol ve kan şekeri değerleri, düşük kan basıncı, kemik ve eklemlere daha az yüklenmek, kalp-damar sistemi için daha az yorucu iş anlamına gelerek sağlığımıza faydalı olur. Bu yüzden verilmiş

Yazının Devamı

SAĞLIK VE GÜZELLiK AMELiYATSIZ GELECEK

24 Nisan 2012




Anestezi gibi hazırlık istememesi, tek seanslık bir uygulama olması, ciltte hasar bırakmayıp, iyileşme süresine ihtiyaç duyulmaması, radyofrekans tekniğini popüler uygulamalardan biri haline getiriyor

Yaz yaklaştıkça kilo ve estetik sorunları da yavaş yavaş daha çok gündeme gelmeye başlıyor. Son zamanlarda pek çok yenilik, bazı estetik ameliyatların yerine geçmeye başladı. Bazıları da estetik ameliyatla veya sonrasında kullanılarak çok daha iyi sonuçlar vermeye başladı. Geçen gün çay sohbetimiz sırasında medikal estetik konusundaki yeni uygulamaları anlatan Dr. Nihat Güven, ilginç bilgiler verdi. Ben de kendisinden bunları sizin için anlatmasını rica ettim. İşte Dr. Güven’in medikal estetik uygulamalardaki son gelişmeler hakkında anlattıkları:

Tamamlayıcı olarak kullanılıyor

“Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği’nin yaptığı son araştırmalar, plastik cerrahların da giderek girişimsel olmayan yöntemleri, ameliyatları geciktirici ya da tamamlayıcı olarak kullandıklarını doğruluyor. Kayıtlı verilerde, tüm dünyadaki toplam cerrahi müdahale sayısı 8 milyon 536 bin 379’ken cerrahi olmayan uygulama sayısı, 8 milyon 759 bin 187. Araştırmada bu sonucun beklenmedik bir

Yazının Devamı

iŞLENMiŞ ET KALBiN DÜŞMANI

17 Nisan 2012

Geçen yazımda New York Presbyterian Hastanesi doktorların-dan kardiyolog Dr. Özgen Doğan’ın kalp sağlığıyla ilgili verdiği kısa bilgileri sizlerle palyaşmıştım. Bugün de, Dr. Özgen’in bu konudaki anlattıklarının devamını aktarıyorum

Harvard Toplum Sağlığı Fakültesi’nde yapılan büyük bir çalışma, kırmızı eti daha fazla erken ölüm riskiyle bağdaştırıyor kırmızı et yemek konusunda dev bir kırmızı kart gösteriyor. Araştırmaya göre, kırmızı et yemek, miktarı ve cinsi ne olursa olsun, vaktinden önce ölüm riskini önemli miktarda artırıyor.
Araştırmacılar, 37 bin erkek ve 83 bin kadının beslenme tarzlarıyla sağlık verilerini analiz etti. Bu kişiler tarafından her dört yılda bir doldurulan anketleri incelediler. 20 senelik bir takibin ardından bilim insanları, işlenmemiş kırmızı et tüketimlerini her gün bir öğün artırmış olanlarda, kalp hastalığından ölme riskinin yüzde 18’e çıktığını, kanserden ölme riskininse yüzde 10 yükseldiğini buldular. İşlenmiş kırmızı ette sonuçlar daha da kötü... Günde ilave bir öğün işlenmiş kırmızı et tüketenlerin kalp hastalığından ölme riski yüzde 21, kanserden ölme riski de yüzde 16 daha fazla. Etlerin yağ oranının yüksek olması, risk

Yazının Devamı