TÜİK: Kriz teğet geçmedi!

22 Şubat 2010

Geçen hafta TÜİK tarafından yayımlanan memnuniyet anketi ekonomik krizin teğet geçip geçmediği konusunda önemli bilgiler içeriyor.
Aşağıdaki tablo halkın kriz karşısında ne yaptığı ya da neler yapmak zorunda kaldığını gösteriyor. Elbette krizden olumlu etkilenenler de var. Ama olumsuz etkilenenler çok daha fazla. Örneğin geliri azalanlar, artanların 3 mislinden fazla.




Kriz olunca halkın yüzde 60’ı fiyatların düştüğünü ve bazı malları daha ucuza aldığını düşünüyor. Ancak bu anlaşılmayacak bir konu değil. Dayanıklı tüketim malları -özellikle beyaz eşya- ve otomotivde vergiler indirildi. Ayrıca çok ciddi kampanyalar yapıldı ve daha düşük fiyatlarla stoklar boşaltıldı. Bu bir anlamda tüketiciler için bir avantajı oluşturdu. Öte yandan toplumun yüzde 9’unun krizde geliri artmış. Demek ki, krizi fırsata dönüştürebilenler olmuş.

Yazının Devamı

TÜİK: Mutsuzlar arttı!

19 Şubat 2010

Yer yerinden oynuyor. Sahne: Türkiye! Senaryoda, soruşturmayı yapan bir savcı soruşturuluyor ve içeri tıkılıyor. Hâkimler isyan ediyor, tepki veriyor. Hükümet bu kez hâkimlerin üst kurulunu yasayla lağvedeceğini ima ediyor! Seyirciler bundan memnun olabilir mi? Mümkün değil! Bu ekonomik durum kadar halkımızı tedirgin ediyor. Bunun da verisi var. Hem de TÜİK’ten.
TÜİK her yıl halkımızın mutluluğunu ölçüyor. 2009’da 2008’e göre mutsuz oranı artmış, mutlu oranı düşmüş. Özellikle erkekler arasında bu görülüyor. Zaten ülkemizde kadınların yüzde 58’i mutluyken, erkeklerin sadece yüzde 50’si mutlu. Erkekler daha da mutsuz olmuş. 2009 yılında yaşlılar (65 üstü) arasındaki mutlu olanlar belirgin bir biçimde düşmüş. 2008 yılında yüzde 62 iken, geçen yıl bu oran yüzde 54 olmuş. Doğal olarak akla küresel krizin getirdiği tedirginliklerle olağanüstü gergin siyasal ortam geliyor.

Evlen kurtul
Bir başka ilginç nokta da evliler. Ülkemizde evliler daha mutlu. Evlilerin yüzde 57’si, evli olmayanların ise yüzde 47’si mutlu. Gerçi 2009 yılında evli olanlar arasında da mutlu olanların oranı düşmüş... 2007 yılında toplumun yüzde 70’i, hatta erkeklerin de yüzde 71’i gelecekle ilgili umutluymuş.

Yazının Devamı

Unus pro omnibus, omnes pro uno

17 Şubat 2010

Yani, “Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için”. Bu söz Alexandre Dumas’nın Üç Silahşörler romanının içinde geçer. Atos, Portos ve Aramis. Ve daha sonra onlara katılan Dartanyan. Biri diğerleri için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdır. Diğerleri de herhangi biri için. Müthiş bir birlikteliktir bu.
Güney Avrupa, özellikle de Yunanistan sıkıntıda. Peki, küresel krizde eşgüdüm ve dayanışma gösteremeyen AB bu kez güneydeki, Akdeniz sahilindeki üyeleri için fedakârlığa katlanacak mı? İspanya çok yüksek bir işsizlik oranından, İtalya ve Yunanistan da kamu borçlarından mustarip. Ancak AB’yi şu aşamada, en çok Yunanistan ilgilendiriyor.

Yine Almanya’ya el açılıyor
16 ülkenin katıldığı Brüksel zirvesinden henüz net bir sonuç çıkmadı. Yunanistan’a nasıl yardım edilmesi gerektiği konusunda öneriler oldukça belirsiz görünüyor. Ancak bu bekleniyordu. Her seferinde her türlü bedeli ödeyen Almanya bu kez mesafeli.
Liderler iki nokta üzerinde duruyor. Birincisi, Avrupa’nın daha dinamik hale getirilmesi, yani sistemin güçlenmesi. İkincisi de Yunanistan’ın milli gelirinin yüzde 13’üne ulaşan bütçe açığını kapatma yönünde bazı adımları atması. Zirvede karşılıklı krediler, AB fonlarının

Yazının Devamı

Domuzlar, aptallar. Yok ne kaldı?

15 Şubat 2010

PIGS (Domuzlar anlamında): yani Portekiz, İtalya, Yunanistan ve İspanya. Bu dört ülkenin borç verilerinin ayrı bir risk kategorisi oluşturduğu düşünülüyor. Geçen hafta buna bir başkası eklendi: STUPID (Aptal anlamında). İspanya, Türkiye, İngiltere, Portekiz, İtalya ve Dubai. Dikkat edilirse Yunanistan devreden çıkmış ve yerine Türkiye sokulmuş. Oysa Türkiye’nin ne dış borçları, ne de kamu borçları milli gelirine oranla bu denli yüksek değil. Dubai ise şimdilik Abu Dabi kredisiyle sorunu atlatmış görünüyor. İngiltere’yi ise konuşmak bile gereksiz. Koca İngiltere!
Pekiyi bu ülkeler hakkında çıkan söylenti ve kaygılar mali piyasaları kalıcı mı, geçici mi etkileyecek? Veyahut Türkiye bundan ne ölçüde etkilenecek? Yanıtlayalım.
Küresel piyasalardaki olumsuz hareketin bir kısmı farklı etmenlerden kaynaklanıyor. Küresel kriz tam olarak atlatılmış değil. Özellikle ABD bankalarına ilişkin kaygılar sürüyor. Asıl sorun orada. Türkiye’ye gelince; IMF ile anlaşmanın olmadığının anlaşılması piyasaların moralini bozduğu açık.
Gelelim, Yunanistan’ı kurtarma girişimlerine ve euro’nun akıbetine. AB bölgesindeki büyüme gecikmesi ve FED’in faiz artırımı sinyali aslında doların yükselmesinin

Yazının Devamı

Şaşırtan gelişmeler

12 Şubat 2010

Siyasal alanda bizi şaşırtan gelişme çok da ekonomik alanda şaşırtan gelişme göreli olarak daha az oluyor. Fakat bu ara ekonomik veriler hiç de beklenen gibi gelmemeye başladı. Geçen hafta ocak ayı enflasyon verileri açıklandı. Bu yüksek bekleniyordu ama açıklanan kadar değil. Önce bu şaşırttı.
Sonra bu hafta aralık ayı sanayi üretim verisi açıklandı. Sanırsınız ki, küresel kriz bitti, artık ekonomi aldı başını gidiyor. Yani bu veri de beklenenden yüksek çıktı. Nihayet Aralık ayına ait dış açık verileri açıklandı. Bu ise hiç beklemediğimiz ölçüde yüksekti.

Yüksek enflasyon
Ocak ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1.85 yükselmesi ciddiye alınması gereken bir oran. Ekimde tüketici fiyatlarının yükseldiği bilinir. Ama ocak ayında bu verinin böylesi yüksek çıkması farklı bir nedenden kaynaklanıyor. Bu oranın en çok alkollü içecekler ve sigaraya yapılan zamlardan kaynaklandığı biliniyor. O nedenle, işin kökenine bakmak gerekiyor.
Üretici fiyatları ocak ayında yüzde 0.58 artmış. İmalat sanayiinde ise bu artış yüzde 0.22. Yani henüz kafaya takılacak bir gelişme yok. Şimdilik bir önceki yılın aralık ayına göre tüketici fiyatlarının yüzde 8.2 ve on iki aylık ortalamalara göre de

Yazının Devamı

Dünya bir borç krizinin mi eşiğinde?

10 Şubat 2010

Kısa bir süre önce Dubai’nin borçları nedeniyle piyasalar sallanmıştı. Şimdi de mali piyasalar Güney Avrupa ekonomilerinin borçları nedeniyle sallanıyor. Bunların hepsi hiç kuşkusuz küresel piyasaların yerli yerine oturmadığını, kırılganlıkların sürdüğünü ve krizin tam olarak atlatılamadığını gösteriyor.
Bu arada kimileri, krizi atlatmak için ortaya çıkan devasa bütçe açıklarının sanayileşmiş ülkelerde bir kamu borç sorunu yarattığını, yani ortaya çıkan durumun krizden değil, çıkış stratejisinden kaynaklandığını savunuyor. Bu görüşe biz de kısmen katılıyoruz. Kısmen, çünkü ciddi bir borç sıkıntısı olmayan bir ülkede bir yıllık bütçe açığı pek etkili olmayacaktır.

Akdeniz ülkeleri borcu seviyor
Temel olarak konuşulan üç ülke var: Portekiz, İspanya ve özellikle Yunanistan. 2009 yılında Portekiz’in milli gelirinin yüzde 9.3’ü, İspanya’nın yüzde 11.4’ü, Yunanistan’ın da yüzde 12.7’si kadar bütçe açığı vereceği sanılıyor. Portekiz’in kamu borcunun milli gelirine oranı yüzde 75’i, İspanya’nın yüzde 59’u ve Yunanistan’ın da yüzde 108’ini buluyor. Kuşkusuz bunların hepsi kaygı uyandırıyor. Ama en vahim durumda olanı Yunanistan. Çünkü her iki oran da bu ülkede çok yüksek.
Bu üç

Yazının Devamı

Canını yakacağına cebini yaksın

8 Şubat 2010

Geçtiğimiz günlerde Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başkanı Prof. Elif Dağlı sigaraya getirilen yüzde 10’luk zammın tüketimde yüzde 5 düşüşe neden olduğunu açıklamıştı. Gerçekten araştırmalar gösteriyor ki; zam yapılır yapılmaz tüketilen sigara adedi hemen azalıyor. Gerçi bir süre sonra etki azalıyor. Ama kısmen de etkili oluyor. Sigara içen sayısı ise daha az değişiyor.
Geçenlerde sigaraya vergi artışları gelince sigara üreticileri hemen radikal indirimler yaptı. Fakat daha sonra tekrar fiyatlarını yükselttiler. Kimse de bunun nereden kaynaklandığını merak etmedi, araştırmadı.

Fosur fosur zammın hikâyesi
Sigara üreticileri yasaklardan sonra yüzde 15 kadar satış kaybına uğramış durumda. Yani yasaklar etkili oldu. Fiyat artışlarıyla daha da zor duruma gireceklerini anlayan üreticiler önce bunu telafi etmeye çalıştı. Olmayınca aksine döndü.
31 Aralık günü açıklanan vergi artışları sonrası bayiler sigara dağıtıcılarından mal alamadı. Yeni fiyat belli olmadığı için sigara şirketleri sevkiyatı kesiverdi. Yılbaşı günü ve ertesindeki hafta sonu en yoğun sigara satışı yaşanmasına rağmen, bayiler alım yapamadı. Pazartesi günü zam belli olup, mal çektikten 72 saat sonra fiyat

Yazının Devamı

Haiti’de tam bir insanlık dramı yaşanıyor

29 Ocak 2010

Bu ara gündemde ya Davos var, ya da Balyoz. Ama biz bir insanlık dramına dikkat çekmek istiyoruz. Haiti’de 12 Ocakta 7 şiddetinde bir deprem oldu ve Türkiye’de yaşananlardan çok daha dramatik şeyler yaşandı.
Haiti’nin büyüklüğü Türkiye’nin yüzde 3’ü kadar. Yani minnacık bir ülke. Nüfusu ise 11 milyona yaklaşıyor. Daha önceleri resmen ve uzun yıllar Amerikan işgali gören bu ülkenin yakın tarihi darbeler ve katliamlarla dolu.
Depremlerin değil, yoksulluğun ve kötü yöneticilerin insanları öldürdüğünü biliyoruz. Küresel krizin merkez üssü ABD’deydi. Ama Türkiye ekonomisi çok daha fazla harap oldu. Çünkü Türkiye ekonomisi çok kırılgan bir durumdaydı.

Haiti ilk siyah cumhuriyet
Haiti’de de öyle oldu. Kötü yönetim Haiti’de her türlü çarpıklığa elverdiği için deprem çok fazla hasar verdi. Malum, Haiti siyah insanların kurduğu ilk cumhuriyet. Siyahlar da aslında 1780’lerde Fransızlar tarafından zorla Afrika’dan (790 bin kişi) kahve ve şeker kamışı üretimi için getirilen köleler. Şu anda kişi başına düşen gelir ne yazık ki 2000 doları bile bulmuyor. Ortalama büyüme yüzde 2,5 olan nüfus artış oranının altında kaldığından ülke sürekli yoksullaşıyor.

Yazının Devamı