Yeşil Saray

11 Kasım 2020

Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama ABD seçimlerinin getireceği en büyük değişim, dünyamızın geleceğiyle ilgili olacak. “Yeşil zihniyetli” bir Başkan ve Başkan Yardımcısı, Beyaz Saray’a girmek üzere. Bizi yeşil bir Beyaz Saray bekliyor.

Bu da, ABD’nin Çin’le birlikte yürüttüğü çevreci politikaların dünyaya egemen olmaya başlayacağı anlamına geliyor. İster inanın, ister inanmayın, bir şeyler kökten değişiyor. Sanki dünya yavaş yavaş uyanıyor.

Çevreci Biden

Yeni Başkan seçilen Joe Biden, bugüne kadar ABD’de gelmiş geçmiş en agresif çevre ve iklim değişikliği kampanyası yürütmüş olan siyasetçi. Bu yüzden yeni Başkan’ın gündeminin en tepesine yeşil politikaları koyması bekleniyor.

Her şeyden önce Biden ilk iş olarak, Trump’ın ta 2017’de çıkma sözü verdiği ve bu seçimin hemen ertesi günü ABD’nin resmi olarak çekildiği Paris İklim Anlaşması’na yeniden katılmayı taahhüt ediyor. Küresel ortalama sıcaklık artışını bu yüzyılın

Yazının Devamı

Seçimsiz seçim

7 Kasım 2020

"Bu seçimlerin kazananı kim, hâlâ bilmiyoruz. Ama kaybedenin kim olduğu belli: Amerika Birleşik Devletleri."

Bu sözler, New York Times’ın kıdemli yazarı Thomas Friedman’a ait. Dünkü köşesinde Amerikan sisteminin nasıl kilitlendiği ve bu gidişle ülkede büyük bir kırılma oluşacağı uyarısında bulunuyor. Başkan Trump döneminde ülkede kutuplaşmanın zaten tavan yaptığı, bu yarığın önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceği, Amerikan seçim sisteminin de bu yangını körükleyeceği tespitinde bulunuyor.

ABD kilitlendi

ABD’de kutuplaşma öyle bir noktaya vardı ki Kovid-19 gibi tüm yerküreye yayılan ve ABD’yi resmen kasıp kavuran bir salgında bile, maske konusunda ülke ikiye ayrıldı. Trump’ın maske takmayı uzun süre kabul etmemesiyle birlikte, bu kadar hayati bir konuda bile ülke bir araya gelemedi. İşte Trump’ın ülkede iyice fişeklediği bu kutuplaşma da, o gitse de kalacağa benzer. Sonuçta onu oraya getirenler ve orada tutanlar, ona oy verenler. Trump olmasa illaki bir Ahmet, Mehmet bulurlar.

Burada asıl vurgulanması gereken

Yazının Devamı

Türkiye toprağını kurtarmak için

31 Ekim 2020

Bir şeyi, bir olayı, bir kişiyi değerlendirirken geniş resme bakmak gerekiyor. Mesela o olay ya da olgu nasıl bir ortamda meydana geldi? Öncesinde ne oldu? Peki ya sonrasında? Sadece o an ve sadece ona bakarak, hiçbir şey anlayamazsınız.

Bunu bana düşündüren, bir önceki yazımda kaleme aldığım Turgut Özal döneminin tarım politikaları oldu. Zira yazımdan sonra o zamanın uygulamalarıyla ilgili çok fazla eleştirel yorum aldım.

Özal dönemi

Malum, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal zamanında Türkiye ilk kez “dünyaya açıldı”. Daha öncelerinde cebinde dolar taşıyanın hapsi boyladığı bir Türkiye vardı. Televizyon, telefon, bunlar bile bulunması zor şeylerdi. Dünyadan kopuk, içe kapalı bir ülke ve buna eşlik eden darbeler silsilesi.

İşte Turgut Özal’ın politikalarını ve tarımda uyguladığı yenilikleri, hep bu çerçevede değerlendirmeli. Bugünden bakınca, “Özal yüzünden ithalatta patlama yaşandı, ülke bir anda dışarıya açılınca üretim durdu” deniliyor şimdi. Evet, o dönem yerli üretim ve ticarette

Yazının Devamı

Türkiye’de tarımda devrim

28 Ekim 2020

"Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil (üretici) olan köylüdür.”

“Milli ekonominin temeli ziraattır.”

Özal dönemi

Bu sözler elbette Mustafa Kemal Atatürk’e ait. Temelini attığı Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisini, tarımı merkez alarak inşa etmişti. Tarım politikalarını tamamen çiftçinin üretimi üzerine kurmuş, bu yüzden köylüyü ülkenin gerçek efendisi bellemişti. Neden mi?

“İnsanoğlunun ilk büyük derdi beslenme olmuştur. Beslenme hep ilk sırayı almıştır. Bu yüzden politikalar da aslında hep bunun üzerine kurulmuştur. Tarım da beslenmeyi hep daha iyileştirecek şekilde yapılmaya çalışıldığı için en öncelikli meseledir” diyor telefonda konuştuğum Hüsnü Doğan.

Bu köşeyi okuyan gençler için soralım, kimdir Hüsnü Doğan? Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı (1989-1993) Turgut Özal’ın sağ koluydu. ANAP’ın Özal’dan sonra 2 numaralı kurucusu ve parti programını yazan kişiydi. Ama daha önemlisi, 1. Özal

Yazının Devamı

Dünya dostu beslen!

24 Ekim 2020

Bugün beslenme şeklimiz dünya üzerindeki toprağı yok ediyor. Düşünün, sadece 1970’den bu yana yerküre üzerindeki toprağın üçte biri yok olmuş. Tek sebebi ise, gıdamız!

Küresel uyanış

İnsanoğlu yaptığı tek bir faaliyetle tarımla- dünyayı aslında yok ediyor. Bunun farkında değil. Zira yanlış şekilde beslendiğimiz için tarım da yanlış yapılıyor. Yani toprak da yanlış ekilip biçiliyor. Bu da dünyayı hızla imha ediyor. Küresel ısınma, ormansızlaşma, çölleşme, erozyon, seller, denizlerdeki ve okyanuslardaki cansızlaşma... Hepsi ama hepsi bizim yediklerimizden kaynaklı. İnsanlarda baş gösteren birçok hastalığı saymıyorum bile. Zaten toprağın sağlığı ne kadar bozulursa, bizim sağlığımız da o kadar bozuluyor.

İşte tam da bununla ilgili bugün dünya üzerinde büyük bir uyanış var. Birçok ülke ve kurum bu farkındalıkla harekete geçmiş durumda. Mesela geçtiğimiz hafta Danimarka’nın Gıda ve Tarım Bakanı, ülkesinin “dünya dostu” beslenme şekline geçtiğini ilan etti. İnsanın ve dünyanın sağlığını

Yazının Devamı

Ya açsın, ya obez, ya da hasta!

21 Ekim 2020

Hep yazıyorum: Bu salgında sonunda biraz olsun kendi canımızın kıymetini anladık. Virüs tüm dünyayı kasıp kavurunca, insan hayatı bir anda her şeyin merkezine oturdu. Tam da bu yüzden sağlığımıza, ne yiyip ne içtiğimize azami önem verir olduk. Midemize, bedenimize neler giriyor, hakikatini merak etmeye koyulduk. Virüsle ilgili, salgınla ilgili, sağlığımızla ilgili verilen bilgileri mercek altına almaya başladık. Doğru bilgi almanın değerini en nihayetinde anladık.

***

Bunun ispatı da şu: Temmuz ayından beri gündemin en tepesine oturan “gıda yasası”na karşı toplumda öyle büyük bir tartışma başladı ki... Medyada tarımla ve gıdayla ilgili “bilimsel dayanağı olmadan yanıltıcı yayın yapanlara” ceza getirecek olan yasa teklifi üzerine düşünün bir anda 80’den fazla sivil toplum kuruluşu çağrıda bulundu. Ülke çapında ortak açıklamalar yapıldı. Zehirsiz Sofralar adlı sivil toplum ağının başlattığı imza kampanyasını 21 bin kişi imzaladı.

Kısacası, insanlar ne yedikleri üzerine bilgiye ulaşmak istediklerini, bu kanunun ise sansüre sebep olacağını

Yazının Devamı

Asıl olayı kaçırıyorsunuz

17 Ekim 2020

Gün akıllı olma günü.

Bundan kastım, aklını başına almak değil. Dünyaya bundan böyle hakim olan herşeyin akıllı (smart) olacak olması ve buna uyma gerekliliği. Yani bahsettiğim akıllı büyüme, akıllı kalkınma, akıllı şehirleşme vs... Dünyanın sürdürülebilir olması, yani yeryüzündeki yaşamın devam edebilmesi için oluştu tüm bu “akıllı trendler”. Malum birkaç yıldır da her şeye damga vurmaya başladılar. Ama asıl bu hafta öyle birşey oldu ki dünyada “akıllı” olanın yol alacağı, olmayanın geride kalacağı artık iyice ortaya çıktı.

Yeni merkez

Güneydoğu Asya’nın yeni finans-ekonomi-ticaret-teknoloji merkezi haline gelen ve bu yüzden de “Yeni Hong Kong” denilen Çin’in Şenzen kenti, dünyaya işte bu mesajı verdi geçtiğimiz hafta. Şöyle ki:

Çin’in tarihinde ilk özel ekonomik statü verdiği şehir olan Şenzen, bu hafta 40. yılını kutladı. Çin devleti de bunun şerefine büyük bir kutlama yaptı ve Devlet Başkanı Şi Cinping, kente gidip tam anlamıyla güç gösterisinde

Yazının Devamı

Bu bir simit dünyası

14 Ekim 2020

Salgın boyunca insanoğlu ikiye ayrıldı: Evde kalabilenler ve evde kalamayanlar.

Bahsettiğim, “Evde Kal” sloganıyla sokağa çıkmasının engellenmeye çalışıldığı yığınlar. Dünya üzerinde günlük ekmeğini kazanmak için evden çıkmazsa ailesinin ve kendisinin açlıktan ölmeye mahkûm olduğu milyarlarca insan olduğu ilk kez bu kadar açık ortaya çıktı.

Sadece ülke bazında değil, küresel ölçekte de öyle. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler ekonomik çarkı durduramadıkları için kendi insanlarının canını riske atmak zorunda kaldılar. Sokağa çıkma kısıtlamasını pek uygulayamadılar.

Yani korona küresel ekonomik sistemin artık işlemediğini ve ne kadar adaletsiz olduğunu iyice ayyuka çıkardı. Tam da bu yüzden şimdilerde ekonomistler, iş dünyası, siyasetçiler mevcut sistemi düzeltmek için yeni yollar arıyorlar.

Al-kullan-at

Türkiye’de bu konuya iş dünyasından en çok kafa yoran kişilerden biri herhalde Murat Ülker. Geçtiğimiz günlerde yeni küresel düzeni irdeleyen bir yazı

Yazının Devamı