Amino asit: L-Theanin

12 Mart 2021

L-Theanin
 
L-Theanin yeşil çaydan izole edilen bir amino asittir. L-Theanin, ?-ethyl-amino-L-glutamin asit ve ?-glutamylethylamid isimleri altında da karşımıza çıkabilmektedir.
 
DEHB uyku sorunları

Bazı dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğundaki kişiler uyku sorunları yaşamaktadır. Bu durum rahatsızlığın semptomlarını daha da kötüleştirebilir. %10-%30 dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan hastalar ilaçlara cevap vermemekte veya yan etkilerinden fazla etkilenmektedir. Yapılan bir çalışmada DEHB olan hastalarda uyku sorunları için farklı tedaviler özetlenmiştir. L-Theanin ile yapılan bir çalışma, çift körlü ve plasebo kontrollü, DEHB teşhisi konulan 8-12 yaş aralığı 93 erkek çocuğunda yapılmış. 10 hafta boyunca 46 çocuğa 2x 200 mg L-Theanin verilmiş (sabah ve öğlen), 47 diğer çocuğa ise plasebo verilmiştir. Dikkat çekici olan ise uyku verimliliğinde bir artış ve gece aktivitelerinde bir azalma gözlemlenmiştir.

Yazının Devamı

Bağışıklık düzenleyici etkisi ile şitaki mantarı

22 Şubat 2021

Şitaki, maitake ve reishi gibi tıbbi mantarlar bağışlık sistemini önemli ölçüde güçlendirmekteler. Bu etkiyi içerisindeki ß-1,3/1,6-glukanlar’a borçlular. ß-glukanlar, bağırsaktaki lenf sistemi aracılığıyla beyaz kan hücrelerini aktive eden özel dallı karbonhidratlardır. Standardize edilmiş fermentasyon süreci aracılığıyla şitaki mantarı içindeki ß-1,3/1,6-glukanlar kısa ve daha iyi emilen ß-glukanlara dönüşürler. Böylece bağışıklık düzenleyici etkisi daha da güçlenmektedir.

Doğuştan gelen bağışıklık sisteminin işleyişi kanser ve enfeksiyonların önlenmesinde ve yaklaşımında çok önemlidir. Merkezde ‘doğal öldürücü hücreler’ (beyaz kan hücrelerinde) mevcut. Bunlar patojen mikro-organizmaları ve kanser hücrelerini tanıyıp zararsız hale getirebilmektedir. Yapılan çalışmalarda fermente edilmiş şitaki mantarının ‘doğal öldürücü hücrelerin’ aktivitesini arttırabildiği gözlemlenmiştir. Dikkate değer bir diğer unsur ise sitokinlerin

Yazının Devamı

Ketojenik beslenme hakkında bilmeniz gerekenler

4 Şubat 2021

Ketojenik diyet

Son dönemlerde ketojenik diyet yine çok sık konuşulur oldu. Aslında uzun yıllardır var olan bir beslenme şeklidir. Birçoğumuzun kilo vermek için uyguladığı ketojenik diyeti hakkında uyguladıklarımızın hangileri doğru hangileri yanlış? Kilo vermek isterken neleri göz ardı ediyoruz? Nelere dikkat etmeliyiz?

Ketojenik diyetin ana temeli oral olarak karbonhidrat tüketimini azaltmaktır. Vücut, normal bir diyette adenozin trifosfat (ATP) üretimi için glikoz kullanır. Açlık durumunda, vücut yağ depolarını yağ asidi oksidasyonu ile kullanmaya karar verir. Yağ asidi oksidasyonu, ATP üretimi için alternatif bir yakıt kaynağı olarak kullanılan keton ürünleri üretir. Ketojenik diyet karbonhidrat alımını azaltarak bu “açlık modunu” taklit eder. Metabolik fonksiyondaki bu değişiklik, mitokondriyal verim artışı ve düşük reaktif oksijen türlerinin üretimi gibi çeşitli aşağı akış etkilerine neden olur. Yani karbonhidrat alımındaki bu azalma vücudu ketoz durumuna sokar. Bu esnada vücut yakıt olarak yağlara başvurur ve yağları enerji

Yazının Devamı

Hangi bitkiler alerjik reaksiyonlara sebep olur?

17 Ocak 2021

Bugünkü makalede size hangi bitkilerin alerjen olduğundan bahsedeceğim.

Öncelikle alerji nedir?

Alerjiler, vücudun bağışıklık sisteminin normalde vücuda zararsız olan maddelere karşı aşırı reaksiyon göstermesinden kaynaklanır. Bizim bildiğimiz alerjenler genelde ev tozu, küfler, hayvanlar vs.

Kimlerde en sık görülür?

Hassas ve alerjik bünyeye sahip kişiler alerjik reaksiyonlara daha çok yatkındır.

Neden oluşur?

Bitkilerin içerdikleri etken maddelerden dolayı alerjik reaksiyonlar oluşabilir.

Nasıl oluşur?

Yazının Devamı

Kalsiyum ve D vitamini

18 Kasım 2020

Kalsiyum ve D vitamini

Kalsiyum ve D vitamini; kombine takviye olarak insülin, insülin hassasiyeti ve glisemi üzerine olumlu etkisi

Kalsiyum ve D vitaminin kombine takviye olarak kullanımı insülin, insülin hassasiyeti ve glisemi üzerine etkisi araştırılmıştır. Yapılan çalışmalarda kalsiyum ve D vitamini kombine takviye olarak kullanıldığında açlık kan şekeri, HOMA-IR ve dolaşımdaki insülin seviyelerinin gözle görülür bir şekilde düştüğü görülmüştür.

Kalsiyum ve D vitamini takviyesinin kısa vadede (12 haftadan daha kısa dönem kullanıldığında), açlık kan şekerini düşürdüğü gözlemlenmiştir. Dolaşımdaki insülin seviyeleri ve HOMA-IR değerleri hem kısa hem uzun vadede (12 haftadan daha uzun süre kullanıldığında), kombine kalsiyum ve D vitamini takviyelerin kullanımıyla olumlu etkiler gösterdiği rapor edilmiştir.

Gestasyonel Diyabette D vitamini etkisi

Hamilelik şekeri olan kadınlarda D vitamini takviyesinin terapötik ve önleyici etkisi araştırılmıştır. Hamilelik şekeri olan kadınlara D vitamini verilmiştir. Çalışmalarda D vitaminin gebelikte şeker ve açlık plazma şekerini düşürdüğü gözlemlenmiştir. Aynı zamanda HOMA-IR değerinin de

Yazının Devamı

Kanserde beslenme

21 Ekim 2020

Hepimizin bildiği üzere kanser vakaları gün geçtikçe artmaktadır. Hastaya kanser teşhisi konulduğu andan itibaren, hastanın birçok bilgi ile baş etmesi gerekir. Burada multidisipliner bir çalışma gerekebilir. Yani doktor, hemşire, sağlık personeli, psikolog ve onkoloji’de uzman olan bir diyetisyen ile birlikte çalışılması çok önemlidir.

Diyetisyen burada hastaya birçok aşamada destek vermektedir. Özellikle de hastanın beslenmesi çok önemli olduğu için, sağlıklı beslenme ile birlikte hastanın uzun vadede yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak, gerek besinlerle gerek enteral beslenme (ihtiyaç duyulduğunda) ile desteklemek önceliğimizdir. Kişinin günlük enerji alımı, alması gereken günlük vitamin ve mineralleri karşılamak, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve bu sayede günlük faaliyetlerini az da olsa yerine getirmesi önemlidir. Kilo kaybı, güçlükle hareket etmek ve halsizlik hastanın günlük protein ve/veya enerji alımını arttırmak için dikkate alınması gereken hususlardır.

Tedaviye bağlı olarak

Yazının Devamı

Astaksantin

21 Eylül 2020

Astaksantin; Çok yönlü uygulamalara sahip güçlü bir antioksidan

Doğanın güçlü antioksidanlarından biri olan astaksantin, kırmızı-pembe rengi ile bilinen bir pigmenttir. Yengeç, karides, ıstakoz ve kerevit gibi bazı kabuklu deniz hayvanlarında, somon, flamingo ve kızıl aynak gibi bazı kuşların tüylerinde bulunur.

Karotenoidlerin kralı’ olarak adlandırılan ve koruyucu özelliği bulunan astaksantinin geniş yelpazesi klinik çalışmalar ile desteklenmiştir. Özellikle yüz, göz, beyin, testisler ve kaslarda oluşan serbest radikalleri frenleyip yaşlanmayı geciktirici olarak değerlendirebiliriz. Astaksantin iltihap frenleyici olarak da kanıtlanmış bir antioksidandır. Özellikle sentetik olmayan, doğal alg kaynağı Haemotacoccus pluvialis tercih edildiğinde, astaksantin birçok alanda başarıyla kullanılabilmektedir.

Anti-aging etkisi

Astaksantin diğer antioksidanlardan daha güçlü bir şekilde serbest radikalleri frenleyip, kan beyin bariyerini ve kan retina bariyerini sorunsuz bir şekilde geçen, dev antioksidanların bitkinliğini frenleyen bir antioksidandır. Aynı zamanda serbest radikaller tarafından oluşan oksidatif hasara karşı güçlü bir şekilde koruma sağlayıp,

Yazının Devamı

Gıda katkı maddeleri

10 Ağustos 2020

Besin emülgatörlerin bağırsak homeostazın üzerindeki etkileri

Günümüzde obezite ve beraberinde gelen tip 2 diyabet, kardiyovasküler rahatsızlıklar ve karaciğer yağlanması gibi metabolik hastalıklar dünyaca pandemik denilecek kadar yayılmıştır ve halk sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir. Aşırı yağlanmaya düşük dereceli kronik iltihaplanma eşlik etmektedir. Obezite, kronik iltihaplanma ve beraberindeki metabolik rahatsızlıklarda etkilidir. Her ne kadar obezite, enerji alımı ve enerji tüketimi arasındaki dengesizlikten oluşsa da genetik faktörler ve çevre faktörleri de bir rol oynamaktadır. Çevre faktörlerinden biri burada çok önemli bir rol oynamaktadır. Sebebi ise bağırsak mikrobiyotasının çocukluğumuzdan bu yana bizimle birlikte gelişmekte olduğudur.

Bağırsak mikrobiyotası 100 trilyondan fazla mikro organizmalardan oluşur. Bağırsak mikrobiyotasının genomu (mikrobiyom) insan genomundan 150 kat daha fazla gen içermektedir. Birçok araştırmalar obezite ile birlikte oluşan düşük dereceli kronik iltihaplanmanın bağırsak homeostazı ve bağırsak mikrobiyotası düzensizleşmesinden oluşabileceğini göstermektedir. Obezite, bağırsak mikrobiyotası kompozisyonu

Yazının Devamı