Aşkın adı Kazara Aşk olur mu?

25 Mayıs 2021

Aşk… Birine karşı duyulan büyük sevgi! Peki, duyguların gittikçe sığlaştığı, bencilliğe dayalı çıkarcılığın neredeyse tüm ilişkilerin temelini teşkil ettiği günümüz dünyasında aşkın tanımı gerçekten de böyle mi algılanıyor? Pratikte bu soruya tereddütsüz ‘Evet’ demek hakikatlere gözümüzü kapatmak olur. Zira insanlar aşkı, bir başka varlığa yönelik özverili derin sevgi mantığından ziyade günü kurtaracak, bedensel-ruhsal ihtiyaçları tatmin edecek yakınlaşma olarak yaşamaktalar. Nasıl ki, ünlü yazar Tolstoy da ‘Aşk, bir kişi kendini yalnız hissettiğinde başlar ve yalnız kalmak istediğinde sona erer’ sözüyle saptamış bu durumu.

Hal böyleyken aşka can katacak olan duygulardan ve ilişkilerin uzun ömürlü olmasına katkı sağlama gücündeki romantizmden de eser kalmıyor tabii. Olay, samimiyetsizlikten ibaret biçimde yaşanıp bitiyor çoğunlukla. Dahası, kimin eli kimin cebinde belli olmuyor bu esnada.

Nitekim aşkı ve ondan ötürü gelişen çatışmacılığı içeriklerinin vazgeçilmezine dönüştüren kurgu dünyasındaki aşk hallerinin büyük bir kısmı tam da bu çerçevede gelişmekte. Başkasını seven veya evli-nişanlı olan erkeklere-kadınlara ‘aşk’ niyetine kancayı takanlar bir yanda… Kendisine ihanet

Yazının Devamı

Fatma’nın görünmez kadınlığı!

15 Mayıs 2021

Kadınlar… Üstlerine sayısız söz söylenen, özveriyle severken erkek şiddetine kurban giden, içi kan ağlarken çocuklarına gülebilen… Kısacası erkek egemen dünyanın sefasından çok cefasını çeken kadınlar… Tüm görünmezliklere rağmen gerektiğinde destan yazabilecek varlıklar. ‘Her kadının günlük davranışlarının ardında bir roman yatar’ demiş ya, Sherlock Holmes başta olmak üzere pek çok ünlü eserde imzası olan yazar Arthur Conan Doyle… İşte kadınların çoğunlukla erkeklere göre şekillenen yaşam düzenindeki mevcudiyetlerinin özü tam da bu!

Zira kadınların kapalı kapılar ardında yaşadıkları, yaptıkları, yapacakları, iç dünyalarına hapsolan acıları birer roman konusu olabilecek derinliğe ve dışa vurulmamış duygu patlamalarına sahip olabiliyor. Anlayacağınız kadınlar gerek yaşamlarıyla, gerekse varlıklarının görünmezliğiyle romanlara-kurgulara bolca malzeme verme potansiyeline sahip.

Öte yandan bu potansiyel enginliğine karşılık toplumun duyarsız yaklaşımı nedeniyle kadınların görünmezlikten kurtulduğunu söylemek oldukça zor. Bunun için çokça çabalamaları, rutinlerini bozacak türden eylemlerde bulunmaları gerekebiliyor kimi zaman. Nitekim Netflix’in şu ana kadarki en iyi Türk dizisi

Yazının Devamı

‘Cam Tavanlar’la kadına bakış!

1 Mayıs 2021

‘Cam Tavan’ denince aklınıza ne gelir? Bu terimin çoğunlukla otomobil veya evle ilgili ekstra özelliklere dair çağrışım yarattığı muhakkak. Lakin cam tavan olayının bundan ibaret olmadığı da bir gerçek. Zira bunların ötesinde, doğrudan insanı ilgilendiren bir terim olarak da kullanılmakta günümüzde. Öyle ki, modern dünya insanının özellikle iş hayatında belli bir seviyenin üstüne çıkma mücadelesi verirken karşılaştığı görünmez engellemeler ‘Cam Tavan/Glass Ceiling’ sendromuyla açıklanmakta. Bu sendromun mağdurlarının genellikle kadınlar olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?

Önceden de yaşanmakla birlikte 90’lı yıllardan itibaren popülerleşen ve erkeklerin kadınlara kıyasla kariyerlerinde daha az engellemeyle karşılaşıp daha kolay yükselmelerini ifade eden ‘Cam Asansör/Glass Escalator’ teriminin zıddı olarak kullanılan ‘Cam Tavan/Glass Ceiling’, ev ortamından çıkıp erkek egemen çalışma dünyasına dalan kadınların kariyer yapma motivasyonunu düşüren engellemelerin yarattığı problemi tanımlamak için kullanılan bir metafor. Anlayacağınız sosyolojik açıdan, erkeklerin jet hızıyla ilerleyebildikleri iş dünyasında kadınların türlü bahanelerle önlerinin kesilmesini ve bir noktadan

Yazının Devamı

Büyük başarının adresi…

21 Nisan 2021

Başarı… Her durumda varmak için uğraşılan nihai nokta! Lakin başarının kendi kendine gelmediği de bir gerçek. Çünkü başarmanın yarısı inanmaksa diğer yarısı da çok çalışmaktır.Nitekim ‘Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazım’ demiş edebiyatımızın ünlü isimlerinden Necip Fazıl Kısakürek. Bu sözün gerçekliği yaşamın içinde her şekilde kendini göstermekte zaten. Keza bol çekişmeli televizyon dünyasında da durum aynı. Kanallar, devreye soktukları dizilerle reyting yarışına tutuşup başarıyı yakalama peşinde. Ama yarışa katılanların tümünün başarıyı yakalayamadığı da ortada.

Hal böyleyken sezonun en başarılı kanalı hangisidir diye baktığımızda açık ara öne çıkan adres, TRT 1 oluyor. Zira TRT 1’in izleyiciye sunduğu işler gerek yapım kaliteleriyle, gerekse aldıkları reytinglerle özel kanalların dizilerine bariz biçimde fark atmakta.

Öyle ki; hemen her yapımı reytingde zirveye oynayan türden sonuçlara sahip. Bu gerçek ışığında TRT 1’in bu sezon yükselişini iyiden iyiye belirginleştirmesini sağlayan yapımları kısaca değerlendirelim istedik biz de. Hak edenin hakkını vermek gerek neticede!

TARİHİN TADI; ‘UYANIŞ BÜYÜK SELÇUKLU’!

Bir dizinin her üç grupta

Yazının Devamı

‘Kâğıt Ev’ dayanıklı çıkar mı?

5 Nisan 2021

Mutlu mesut yaşanırken her şeyin bir anda tersyüz olması… Huzur dolu ev ortamının yanlış anlaşılmadan doğan sorunlarla cehenneme dönmesi… Ne kadar korkunç olasılıklar değil mi? Üstelik ‘Benim başıma gelmez’ diye düşünmek de işe yaramıyor. Zira bu tarz sürpriz gelişmeler hayatın bir parçası.

Öte yandan herkesin hayatının herhangi bir döneminde rahatlıkla karşılaşabileceği böylesi olumsuzluklara karşı insanların çözüm üretme ve yaşamı, kötücül sürprizlere inat, sürdürme kabiliyetine sahip oldukları da bir gerçek.

Nitekim ‘Hayat bir sürprizler serisidir. Öyle olmasaydı ne yaşanmaya ne de korunmaya değerdi’ demiş, bu yüzyılın en büyük vaizi olarak nitelendirilen ve eserleriyle Martin Luther King’e de ilham veren Harry Emerson Fosdick. Yani bir bakıma hayatın her türden sürprizi, ona anlam ve enerji katan şeyler.

Hal böyleyken hayatın sürprizlerini, kötümserlikle karşılamak yerine, onu tekdüzelikten çıkartıp değerli hale getiren ve kaygıların yarattığı heyecanlarla yaşanabilir kılan katkılar olarak kabullenmek mümkün. Dahası böylesi beklenmedik atraksiyonların sadece gerçek hayatta değil, kurgularda da oldukça önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bunlar, tıpkı

Yazının Devamı

Yarış Fena Kızışacak!

25 Mart 2021

Yarışmak, hayatın en vazgeçilmez unsurlarından. Çünkü hayatın kendisi koşuşturmaktan; mevki, para, aşk uğruna rekabete girişmekten; düşe kalka gelişen yenilgilerle-galibiyetlerle dolu bir yarıştan ibaret zaten. Dolayısıyla her ne kadar ‘Başkalarıyla yarışma, kendinle yarış’ dese de kişisel gelişim uzmanı yazar Robin Sharma, kazanmanın yolu kendinle yarışmaktan ziyade başkalarıyla yarışmaktan geçiyor genelde.

Nitekim bu mantık ekran dünyası için de geçerli. Daha çok izlenme yarışçılığıyla sürekli yeni işler izleyiciye sunulmakta. Nasıl ki, yarışın hız kesmeden sürdüğü ekranlardaki bu dizi çeşnisine iki yapım daha ekleniyor şimdilerde. Üstelik ‘Bir Zamanlar Çukurova’, ‘Mucize Doktor’, ‘Alev Alev’, ‘Akrep’ gibi yapımların yer aldığı Perşembe akışındaki yarışı tam kızıştıracak olan bu diziler kendi çaplarında hayli iddialı.

Biz de bundan dolayı 1 Nisan’dan itibaren Perşembe yoğunluğuna dalıp reyting çekişmesini daha da zorlu hale getirecek olan TRT 1’in yeni tarihi dönem dizisi olma özelliğindeki ‘Bir Zamanlar Kıbrıs’ ve Kanal D’de ekrana gelecek olan ‘Camdaki Kız’a kısaca göz atmak istedik.

‘BİR ZAMANLAR KIBRIS’LA VATAN MÜCADELESİ

Büyük bütçeli ve dev kadrolu

Yazının Devamı

Son Yaz’ın Güzellikleri…

14 Mart 2021

Mevsimler ve insanlar… Ne kadar da benzeşiyorlar. İnsanın ilkbaharı, çocukluğu; yazı da gençliği. Sonrası, yaşlılık ve ölüm. Ama ne demiş ünlü yazar Anton Çehov… ‘İnsanlar mutlu olduklarında, mevsimin kış mı yaz mı olduğunu fark etmezler’! Onun için mevsimlerimizin kaygılarına düşmek yerine onları güzellikleriyle değerlendirip mutlu yaşamaya bakmak lazım.

Nasıl ki, FOX TV’de yolculuğunu sürdüren ‘Son Yaz’ da yaşamın kaygılarını bertaraf edip her şeye rağmen yakalanan güzelliklerle ayakta kalma örneği sergileyenlerden. Üstelik bunu yaparken izleyicisine kendi güzelliklerini aktarıp huzur ve umut aşılamayı da başarmakta. Tabii tüm bu güzellikleri görmeyi de bilmek gerek. Nitekim ‘Her şey güzeldir ama herkes göremez’ demiş Konfüçyüs.

Hal böyleyken son bölümüyle AB grubunda ikinci, kimi zaman görülmeye değer işleri es geçen Total’de dokuzuncu olan ‘Son Yaz’ın güzellikleri ne diye sorgulayacak olursak… Diziyi, aynı gündeki rakiplerinden ayrı bir yere koymamıza sebep olan ayrıntılar çıkıyor ortaya.

‘SON YAZ’DAN YANSIYANLAR…

Mevcut ekran tablosunda yüksek tondan yürütülen sahneler ve abartılı söylemler olmadan da mafya-adalet hesaplaşmasına dayalı dizilerin

Yazının Devamı

Geleceğin felaket senaryoları

3 Mart 2021

Felaketler… Kötü sonuçlar doğuran, zarar veren korkunç durumlar. Dünyanın ve insanlığın geçmişi sayısız felaketle dolu. Günümüzde pek çok can alan virüs salgını da bunlardan biri malumunuz. Öte yandan felaketlerin ansızın ortaya çıkıp sürpriz biçimde yıkıma-zarara sebep olmadığı da bir gerçek. Zira ister insan eliyle geliştirilsin, isterse doğadan gelsin yaşanan her felaketin öncesi var. Nitekim ünlü yazar Honore de Balzac da ‘Felaket gelip çatmadan önce, açık veya kapalı bir şekilde geleceğini mutlaka haber verir’ sözüyle saptamış bu hakikati.

Anlayacağınız felaketler bir şekilde geliyorum diyor ama duyarsız insanlar ya bunu görmezden geliyor ya da cehalet nedeniyle anlamakta zorlanıyor. Dolayısıyla ‘Dünyanın ve tabi insanların yaşayacağı daha çok felaket var’ desek yeridir. Bu meyanda felaketlerden beslenenleri de unutmamak lazım. Kimileri felaketlerle dibe vururken kimileri de bu olumsuzluğu çıkar kapısına çevirme hüneri sergilemekte.

Nasıl ki kurgu dünyası da felaketleri evire çevire değerlendirenlerden. Hâlihazırda en revaçta olanıysa, geleceğe yönelik felaket senaryoları üretmek! İşin ilginç yanı, bunları komplo teorisi olmanın ötesine taşıyan, içeriklerde

Yazının Devamı