Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi geçen yıl yaptığım söyleşide şöyle demişti:
“Biliyorsunuz 8 Mart olayı yaşandı. Hakemlerin üzerinden adeta silindir gibi geçmiş. Camia bölünmüştü. Onların yeniden birlikteliğini sağlamak için çaba harcıyoruz.”
Köprünün altından çok sular aktı, ancak izleri silinmedi. Benzeri bir operasyon birkaç gün önce yaşandı. İkisinin de öznesinde kulüplerin kara listeye aldığı ve istemediği hakemler vardı.
Aradaki fark, o dönem siyaseten güçlü bir kulüp başkanının hakemlerin arkasında durması, Tahkim Kurulu’nun infazı bozması idi.
Ve camia olanlara “iade-i itibar” demişti.
Merak ediyorum; Merkez Hakem Kurulu’nun geçmişte hem FIFA kokartını aldığı, hem klasman düşürdüğü kaç hakem var?
Gece vakti operasyonunun gerekçesi mutlaka açıklanmalı. Kimseyi zan altında bırakamazsınız.
Hem 8 Mart’tan şikayet edecek, hem aynı acımasızlığı göstereceksiniz. Bu ne yaman çelişkidir?
Son nankörlük örneği; 8 Mart’ta hakemleri cansiperane savunanların sessizliği. Gördük; kimse yoğurdum ekşi demiyor.
Neyi gizliyorsunuz?
Süper Kupa krizinde müthiş bir bilgi kirliliği yaşanıyor.
Her şey şeffaf biçimde kamuoyu ile paylaşılmadığı için tartışma uzayacak. Görev, Futbol Federasyonu ve iki kulüpte.
Yuvarlak cümlelerle yapılan açıklamalar kimseyi tatmin etmiyor. Susan taraf, insanları kandırıyor demektir.
Hatası olan kabul etsin. Protokolü yayınlasın. Dünyanın sonu değil.
Aksi takdirde iki kulüp ve TFF üzerinden yeni polemiklerin yaşanması ve krizin boyutlarının büyümesi kaçınılmaz olacak.
“Pişmanım” dediniz mi?
Hakem atamalarının dijital zeka ile yapıldığı masalına inanan kaldı mı bilmiyorum. Görevlendirmelere müdahale etmeyi, MHK Başkanı ve üyeleriyle sohbeti seven Federasyon Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi’ye bir sorum var.
Son operasyonda kokartı alınan ve klasman düşürülen Ekrem Özdamar’a kalabalık bir ortamda, “Seni FIFA yaptığım için pişmanım” dediniz mi? Yanıtınız evet ise, durum düşündüğümden vahim demektir! Ne gerek var MHK’ye ve 51 sayfalık tahlimatına.
