SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Napolyon'un gözde komutanıydı, 'Kürt Süleyman' öldürdü! Başını kesip müzeye koydular

Süleyman el-Halebi, Kürt kökenli bir Osmanlı vatandaşıydı. Ancak bugün kafatası Paris'te İnsan Müzesi'nde sergileniyor. Peki El-Ezher Üniversitesi'nde İslami ilimler okuyan bu genç âlim, Napolyon'un en güvendiği komutanını nasıl öldürmüştü? İşte tüm detaylarıyla Süleyman el-Halebi'nin hikâyesi.

|

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Fransız kaynaklarında Kürt Evs Qubar ailesinden olduğu yazılan Süleyman el-Halebi, Suriye'nin Afrin kenti sınırları içerisindeki Kukan Köyü'nde 1777 yılında doğdu. Babası tereyağ ve zeytinyağı tüccarı olan el-Halebi İslami ilimler öğrenmek için önce Mekke ve Medine'ye, sonra 1797'de Mısır'a gönderildi. Kahire'deki El-Ezher Üniversitesi'ne kaydolduktan sonra hattatlığa da başlamıştı. 1800'lü yılların başında medrese eğitimini tamamladıktan sonra baba ocağına geri döndü.


MISIR NAPOLYON'UN İŞGALİNDEYDİ

Bir süre sonra Filistin'de Mescid-i Aksa'yı ziyarete gitti. Kudüs'te yolu iki Osmanlı subayıyla kesişmişti. O esnada ise Mısır, Napolyon'un kuşatması altındaydı. Napolyon İskenderiye önlerinde yaklaşık 40 bin asker ile geldiğinde Osmanlı hiçbir direniş gösterememişti. Üstelik Napolyon işgalini Kudüs'e kadar genişletmek istiyordu.

Mısır artık Napolyon'un elindeydi ancak Napolyon, Mısır'da takılı kalmak istemiyor, fethini genişletmek istiyordu. Bu sebeple Hindistan'a kadar uzanan tüm Osmanlı topraklarını fethetmek için rotasını değiştirdi. Yaklaşık 30 bin kişilik bir orduyla Gazze ve Yafa dahil olmak bugün Osmanlı'nın Orta Doğu'daki stratejik noktalarını ele geçirdi. İngilizler tarafından desteklenen Osmanlı askerleri ise Napolyon'a karşı direnemiyordu. Ancak Cezzar Ali Paşa komutayı eline alana kadar. Cezzar Ali Paşa komutasında biraz daha rahat nefes alan Osmanlı, Fransızları Mısır'a sıkıştırdı. Napolyon bölgeden ayrılsa da ordusunu tahliye etmemiş başına en güvendiği komutanı Kleber'i bırakmıştı. Kleber, Osmanlı ordusunun Mısır'ı kurtarma operasyonlarını başarıyla savuşturunca Fransa için büyük bir kahramana dönüşmüştü.

BİR AY BOYUNCA SUİKASTI PLANLADI

Mısır'da bunlar olurken Kudüs'te iki Osmanlı subayıyla karşılaşan el-Halebi'ye Mısır'daki işgalci sömürge güçlerinin komutanı General Jean Baptiste Kleber'e suikast düzenleme vazifesini verildi. Vazifeyi kabul ettikten sonra suikastı planlamaya başlayan genç alim, Kahire'deki Ulucami'nin avlusunda konaklarken onu yolundan döndürmeye çalışanlara kararlığını gösteriyordu.

Sorgu tutanaklarından aktarılanlara göre bir ay boyunca Mısır'ı yağmalayan General'in sarayını gözlemledi. Kleber'i öldürmek için Giza'da kendine bir hançer satın aldı. Planı Kleber'in kaldığı sarayın bahçesine dilenci olarak girmekti.

4 YERİNDEN HANÇERLEDİ

El-Halebi 14 Haziran 1800'de dilenci olarak Kleber'in sarayına girdi ve elini öpmek bahanesiyle gizlice General'e yaklaştı ve onu 4 yerinden hançerledi. Kleber'i korumaya gelen Fransız mühendis Protain'i de 6 kez hançerlemişti. Kleber olay yerinde can verirken Protain ise suikatten birkaç gün sonra yaşamını yitirdi.

Süleyman el-Halebi, suikast eylemini gerçekleştirdikten sonra Kahire'nin arka sokaklarında saklanmaya başladı. Fransız sömürge polislerinin sorgu kayıtlarına göre Protain'in yeşil sarığından teşhis ettiği El Halebi, suikastten haberdar olan 4 kişiyle birlikte tutuklanarak hapse atıldı. Bir süre el-Halebi'ye işkence edildi ve sonunda islam alimi Osmanlı yeniçeri ağası tarafından görevlendirildiğini söyledi. Böylece Fransız yönetimi, el-Halebi'nin kazığa oturtularak 4 alimin de kafalarının kesilerek idam edilmesine karar verdi.

Paris'teki İnsan Müzesi'nde sergilenen Süleyman el-Halebi'nin kafatası

KAFASI KESİLİP NAPOLYON'A GÖNDERİLDİ

El-Halebi'nin önce hançeri tutan eli yakıldı sonra canlı canlı kazığa oturtuldu. 4 saat boyunca can çeken Halebi, bir askerin kendisine acıyıp su içirmesiyle can verdi. Vücudu işkenceden paramparça edildikten sonra kafası kesilerek Napolyon'a gönderildi. İdama şahitlik eden Fransız doktor Dominique-Jean Larrey, 1803'te kaleme aldığı yazıda, el Halebi'nin canını verdiği ana kadar vakur duruşundan ödün vermediğini yazmıştı.

Kleber'in öldürülmesinin ardından bir yıl gibi kısa bir süre sonra Mısır'daki Fransız güçleri çekilmek zorunda kaldı. İsmi Halep'te bir mahalleye verilen el Halebi'nin kafatası ve hançeri sömürge yönetimi tarafından Fransa'ya götürüldü. El-Halebi'nin kafatası ise bugün Pariste'ki İnsan Müzesi'nde 'suçlu' adı altında sergileniyor.

Mısırlı mühendis İhssan Muharram, Halebi'nin kalıntıları ve kafatasının Mısır'a geri getirilerek gömülmesi için yerel ve uluslararası bir kampanya yürütmüştü. Mısır yönetiminin ise kafatasının ülkeye geri getirilmesi konusunda bilinen bir girişimi yok.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.