Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekranlara yansıyan görüntüler yürekleri parçalıyor...

Yoğun bombardıman sonucunda yıkılan apartmanlar, enkaz altından çıkarılan sivillere ait cesetler, kurtarılmaya çalışılan yaralılar...

Diğer bir görüntü: Hava saldırısında hedef alınan bir hastanenin acıklı hali. Tedavi için bu sağlık merkezine gelen hastaların bir kısmı ölü, bir kısmı ağır yaralı.

Ve gene bombalara hedef olan bir okulun enkazı.

Günlerdir uluslararası TV kanalları, Suriye’nin İdlib bölgesinde cereyan eden bu dramatik olayları gözlerin önüne seriyor.

Haberin Devamı

Nihayet dün taraflar arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldığına dair ümit verici bir haber geldi. Doğru mu? Tüm taraflar mutabık mı? Bu kalıcı mı, yoksa önceki ateşkesler gibi kısa ömürlü mü olacak? Bekleyip göreceğiz.

***

İdlib, Esad rejimine karşı savaş açan Suriyeli güçlerin hâkim olduğu son kale. Rejim, Rusya ve İran’ın aktif desteğiyle, ülkenin geniş bir kısmını muhaliflerden veya teröristlerden kurtarabildi ve son zamanlarda İdlib’i hedef aldı.

İdlib’in nüfusu 4 milyona yakın. Ancak bunun yaklaşık yarısı, daha önce Halep ve diğer civar bölgelerden buraya göç edenlerden oluşuyor. Bunların içinde sayısı 30 ile 50 bin arasında tahmin edilen “cihatçılar” geliyor.

Bu savaşçılar da farklı gruplar oluşturuyor. Bunların başında El Kaide kökenli Hayat Tahrir-el Şam (HTŞ) adlı örgüt geliyor.

İdlib bölgesine hâkim olan ve silahlı mücadeleyi yürüten HTŞ, Suriye ordusunun esas hedefi oldu.

Bu cephede 2015 yılından beri kanlı çatışmalar oluyor.

Rejim, dış desteğe rağmen, bu bölgeyi HTŞ ve benzeri “teröristler”den bir türlü temizleyemedi. Geçen eylül ayında Türkiye, Rusya ve İran’ın da katıldığı Soçi anlaşmasıyla, İdlib “çatışmasızlık” bölgesi ilan edildi. Buna göre bir ara ateş kesilir gibi oldu. Türkiye de bölgedeki karakollarıyla bölgedeki “teröristler”i silahsızlandırmayı ve saf dışı etmeyi üstlenmişti. Rusya da buna destek olacaktı.

Pratikte bu misyonu tam olarak gerçekleştirmek zorlaştı.

HTŞ ile rejim güçleri arasındaki çatışmalar yer yer devam etti. Bu kez Suriye ordusu İdlib’e karşı yoğun bombardımana başladı. Rus savaş uçakları da ona destek oldu.

Haberin Devamı

Sonuçta girişilen saldırılar, isteyerek veya istemeyerek sivilleri de hedef aldı ve çoluk çocuk pek çok kişinin hayatına mal oldu.

***

Eğer dün söylendiği gibi yeni bir ateşkes sürecine girilecekse, son birkaç haftadır süregelen dramatik olayların kime neye yaradığını sormak gerek. Açıkçası, durum kimsenin lehine gelişmedi. Ne olduysa, gene sivil halka oldu. Evler, hastaneler, okullar yıkıldı, 300 bin kişi Türk sınırına yakın bölgelere göç etti. Bu insanlar yokluk içinde, açıkta günlerini ve gecelerini geçiriyorlar.

Savaşan tarafların hesapları farklı tabii. Onlar öncelikle İdlib’in jeostratejik önemini, kendi hâkimiyet çıkarlarını ve siyasi hedeflerini düşünüyorlar.

Gerçekten HTŞ İdlib’de tutunduğu sürece, rejime karşı direnişini sürdürmüş olacak; ordu onları oradan söküp çıkarabilirse, Esad ülkedeki egemenliğini pekiştirmiş sayılacaktır.

Ya sivil halkın akıbeti ne olacak? Onun için asıl önemli olan, vermekte olduğu yaşam kavgası değil mi?