Engin Uğur Ağır

Engin Uğur Ağır

enginuguragir@gmail.com

Tüm Yazıları

Konya ve Ankara’daki barınaklarda can dostlara yönelik şiddet görüntüleri geçen hafta tüm ülkeyi ayağa kaldırdı.
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) İzmir Temsilcisi avukat Senem Demirel Acar, “Sokakta yaşayan can dostların sorunlarının çözümünü bekliyoruz. Suçlular cezasını çekene kadar davanın peşini bırakmayacağız” dedi.

Ağızları olup konuşamayan, bakışları ve hareketleriyle insanoğlundan yardım bekleyen bu dostlarımıza yapılan zulüm, gerçekten yürekleri dağladı.
Sadece mama, su ve sevgi bekleyen dostlarımızın son zamanlarda başına gelenler, Türkiye’yi ayağa kaldırdı.

Ben de evimde Zahar ismini verdiğimiz bir kedi besliyorum, oğlum da sokaktan yaralı bulduğu, bakımını ve gerekli tedavilerini yaptırdıktan sonra Pofi adını verdikleri can dostu barındırıyor.
Gazetemizde de Çiçi ismini verdiğimiz bir can dostumuz var.
Ama ne dost bunlar sormayın!

Geçtiğimiz aylarda sabah gazeteye gelirken, kahvaltı için gevrek ve boyoz almıştım.
Çiçi, araçtan indiğimde yanıma geldi.
Hemen elimdekileri çam ağacının altında böldüm, sonra yemesi için yanıma çağırdım.
Gazeteden içeri gireceğim anda da yanımda bitti!

Şaşırmıştım, acaba niye geldi diye?
Ne yaptı biliyor musunuz?
Elini uzattı, resmen gevrek ve boyoz için teşekkür etti.
Yaptıklarına inanamadım.
“Acaba bunu kaç insan yapardı?” diye mırıldanmaya başladım!

Haberin Devamı

Canlar, sizden üç şey bekliyor


Sonrasında, tüm gazete Çiçi’yi sahiplendik.
Meslektaşlarım her sabah gelirken mutlaka mama ve çeşitli yiyecekler getirip, Çiçi’nin karnını doyuruyordu.
24 saat gazetemizin önünde veya içinde barındırmaya başladık.
Haa, korkan arkadaşlarımız yok mu, tabii ki var.
Onlara da hayvan sevgisini aşılamaya çalışıyoruz.
Seviyorlar ancak üzerlerindeki korkuyu atamamışlar, zaman içinde bizim gibi olurlar diye düşünüyorum.

Ne olur, bu canlara vurmayın, bu canlara kıymayın!
Yolda giderken bile dikkatli araç kullanın, canlarını almayın...
Onlar sizden üç şey bekliyor. Su, mama ve sevgi.
Bu üç kelimeyi ne olur unutmayın, aklınızın bir köşesine yazın! 

Zeytinin ardından şimdi de mandalina

Ayvalık, zeytinin önemli merkezlerinden biri.
Özellikle de bir zamanlar ilçe olan, şimdi de mahalle statüsü ile Ayvalık’a bağlanan Altınova, zeytincilik konusunda ihtisasını yapmış.
Altınova’da altın sıvı ile içli dışlı olan Hüseyin Bozkurt, eşi Nursel Bozkurt ve kızı Hatice Yeşilkaya’nın yılın 12 ayını zeytin için harcadıklarını biliyorum.
Bilgi ve birikimini Köy TV’de üreticilerle paylaşan Hüseyin Bozkurt, zeytin ve yağın ne olduğunu, hasadın nasıl yapılması gerektiğini, hangi bölgede kaç çeşit zeytinin bulunduğunu, tabiri caizse ağaç sayısını ve yaşlarını rakam vererek tek tek anlatıyor.

Zeytine bu kadar değer verildiğini Bozkurt Ailesi’nde gördüm.
Kızı Hatice, perakende satışın, annesi zeytin üretiminin başında bulunuyor.
Yani, ailece zeytinci Bozkurtlar.
Ancak, bu yıl biraz dertli olduklarını belirtiyor Hüseyin Bozkurt, “Zeytin meşakkatli bir ürün.
Toplanması, yağının çıkarılması zaman alıyor. En önemlisi de zeytinin hasadı. Bu sezon hırsızlardan yana başımız dertte. Yaklaşık iki ton ürünümüz çalındı. Öyle bir formül bulmuşlar ki, geceyarısı bahçemize giren bir grup, başında madencilerin taktığı ışıklı baret ile ürünlerimizi talan etmiş. Tabii ki büyük yara bizim için. Ancak, yapacak bir şey yok. Buna da şükür” diye konuştu.
Her bahçenin başına bir jandarma ve polis konulamayacağına göre üretici çaresiz kalıyor ister istemez.

Haberin Devamı

Canlar, sizden üç şey bekliyor


Hüseyin Bozkurt, zeytinin dışında mandalinanın da önemli bir yeri olduğunu belirtiyor Altınova’da.
1974 yılından bu yana devlet destekli dikimin yapıldığını, çekirdeksiz ürünün Gümüldür mandalinasından hiçbir farkı olmadığını belirtiyor.
Altınova ovasında bol mahsul olduğunu söyleyen Bozkurt, “Bundan sonra zeytinimiz ile birlikte mandalinamızdan da söz edeceğiz. 50 yıla yakın süredir ilgisiz kalınan mandalinayı ekonomimize kazandırmamız lazım. Zeytinde olduğu gibi, bu üründe de ileride iyi sonuçlar alacağımızdan eminim” dedi.

Ayvalık ve Altınova’da zeytinden sonra mandalina bereketinin yaşanacağını umuyorum. Yeter ki, yerel ve iktidar yöneticileri el ele versin. Gerisi kendiliğinden gelir zaten…