Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Ve nihayet bir seçim maratonu daha bitti!

Propogandaydı, vaatti, mitingti derken aylardır süren mücadele sona erdi, millet iradesi kararını verdi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi!

Bilindiği üzere yönetim şeklimiz demokrasi! Yani siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi! Seçim, demokrasinin en önemli öğesi hatta kalbi! O yüzden bir seçim yapılıyorsa çoğunluk kararı gözetilmeli, saygıyla kabul edilmeli ve medenice tebrik edilmeli!

Haberin Devamı

Ancak son zamanlarda gördüklerim ve şahit olduklarım beni o kadar üzdü ki! Kaç yıllık arkadaşlıklar, derin dostluklar hatta ilişkiler- evlilikler; ‘Onu destekliyorum- bunu destekliyorum/ O’na nasıl oy verirsin sana inanmıyorum/ Şu’na oy vereni artık hayatımda istemiyorum” söylemleriyle zedelendi bazıları da geri dönülmez şekilde sona erdi. Bu mantığı ne anlamak ne de kabul etmek mümkün! Senin beğenmediğini o beğenmiştir, onun göremediğini sen hissetmişsindir. Zevktir, histir, tercihtir- karışamazsın! Aday, onun kalbine bir şekilde dokunduğu, güven verdiği için suçlayamazsın! Senin baktığın yerden bakmadığı, senin tarzınla yorumlamadığı için kınayamazsın!

Yani güzel kardeşim! Kimseyi seçimlerinden dolayı yargılayamazsın, senin desteklediğin adayı desteklemediği için kızamazsın!

Ulusal seçimleri, futbol takımı- şampiyonluk mevzusuna benzetiyorum ben! Hani ölümüne desteklersin ya tuttuğun takımı, partizanca sahip çıkar, holigan gibi davranırsın ya, seçimlerde de buna benzer davranışlar görmeye başladık valla! Gerçi maçlarda küfreden, birbirini döven bazen de dövmekle yetinmeyip öldüren aşırı fanatikleri de anlayamadım hiçbir zaman! Sahadakiler koşuyor, para kazanıyor ama sen onlar için geriliyor, karakolluk oluyorsun. Seni tanımayan, sırtından para kazanan adamlar yüzünden bazen gününü bazen de ömrünü mahvediyorsun.

Aristoteles’in çok sevdiğim, uygulamakta da gayret ettiğim bir sözü var; “Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız zira siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam ederken siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız!” Seni bizzat tanımayan, derdini dinlememiş, sevincinle gülmemiş, anı biriktiremediğiniz insanlar için tüm bunları yaşadığınız insanları silmeye, üzmeye değer mi!

Haberin Devamı

Kimse kimsenin fikrini kolay kolay değiştiremez, bunu bilirim bunu söylerim! Bir kişiye, bir fikre, bir ideolojiye inanmış birine kendi düşünceni kabul ettirmek, ikna etmek, büyük emek hatta beyhude bir çaba demek! Hatta bununla ilgili de yaşanmış bir hikaye var;

“Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilemez.

Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya ölülerin vücudunun kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta; "Tabii ki kanamaz, çünkü ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur" der.

Haberin Devamı

Bunun üzerine psikiyatrist küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir; "Lanet olsun! Ölülerin de bedeni kanarmış!"

İbni Sina’nın dediği gibi; “Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz!”

Dostluk makamı da hiçbir makamın ardına konamaz!

………………………………………*………………………………………….

Wanda Yenge;

Dedim ya bu seçim olayı, futbol takımı mevzusuna benziyor diye! Konu da tesadüfen buraya geldi işte! Bu senenin futbol ligi şampiyonu Galatasaray oldu!

 Koyu bir Beşiktaşlı olarak şampiyon olmamızı çok istesem de galibi tebrik etmektir yakışan, şampiyonu kutlamaktır aslolan! Bu sebeple kükreyen aslanları- Galatasaray’ı tebrik ediyorum ve sözü bu başarının en önemli isimlerinden birine, ünlü futbolcu Mauro İcardi’ye getiriyorum;

Önemli futbolculardan biri İcardi, hem top oynayışı hem de fırtınalı evlilik hayatıyla! Adamın performansı, karısı ile ilişkisine bağlı! Bir Beşiktaşlı olarak ben bile takip ettim eşiyle ayrılıp- barışmalarını, İcardi’nin ayrılık halinde düşen modunu, barıştıklarında yeşil sahalara yansıyan coşkusunu! En çok izlenen dizilerden daha çok takip edildi bu ilişki, attığı gol de, verdiği pas da eşiyle olan durumla iniltiliydi. O yüzden bugün Galatasaray’ın şampiyonluğunda büyük rol oynayan yılın yengesinden, İcardi’nin eşinden- Wanda Nara’dan bahsetmek istedim size. Model, menajer, iş kadını, anne, eş, abla gibi onlarca sıfatı olan Wanda, daha önceden İcardi’nin eski takım arkadaşı Maxi Lopez ile olan evliymiş. Bir dizi formatı gibi, gündüz kuşağı reality şov konusu sanki! O dönemde Barcelona’da forma giyen Lopez ile evlilik kararı alan Wanda’nın bu evlilikten 3 çocuğu olmuş. Daha sonra Sampdoria takımına transfer olan Lopez’in takımında henüz 19 yaşında bir futbolcu varmış ve bu genç ile Wanda birbirine aşık olmuş, bu genç Mauro İcardi’ymiş.

Fırtınalı bir boşanmayla Lopez’den ayrılan Wanda, İcardi ile evlenmiş ve 2 çocukları olmuş. Verdiği doğru tavsiyeler ile İcardi’nin kariyerinde hızla ilerlemesini sağlayan Wanda, şu an eşinin menajeri!

Evet yanlış duymadınız, eşinin maaşını 900 bin Euro’dan 4.5 milyon Euro’ya çıkartan sıkı bir menajer kendisi! Icardi’nin PSG transferi, Wanda Nara’nın zekasıyla olmuş. PSG’nin sportif direktörü olan Leonardo’nun eşi Anna Billo ile öncesinde sıkı bir arkadaşlık kuran Wanda, kaleyi içten fethetmiş.Tek işi de İcardi’nin menajerliği de değil üstelik; Kendi adını taşıyan giyim ve kozmetik markaları da var yengenin! Wanda Nara, futbol dünyasında bir kadın olarak kendisini devrimci olarak görüyor, haksız da sayılmaz hani! Hem eşinin hem 5 çocuğunun kariyer planlamalarını o organize ediyor, parayı o yönetiyor, sözleşmeleri o inceliyor, eşinin hangi takıma- çocukların hangi okula gideceğine o karar veriyor. Sosyal Medyada eşinden daha çok takipçisi var ve milyonlarca dolar kazanıyor.

Ve gördüğünüz gibi koskoca bir kulübün şampiyonluğunu belirliyor!

Ne demiş Marilyn Monreo; “Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir!”

Arjantin, Barcelona, Milano, Paris ve Türkiye! Wanda doğru ayakkabıları bulmuş bence!

Helal sana Yenge!

…………………………………….*……………………………………………….

Seksi Babaanne;

Tuhaf bir tesadüf ama haftaya damgasını vuranlardan biri yine çok özel ve de önemli bir kadın!

Bildiğimiz tüm ezberleri bozduran, bir döneme ve o dönemin gençlerinin yani bizlerin kalbine adını altın harflerle yazdıran bir kraliçe, nam-ı diğer süper babaanne!

Evet doğru bildiğiniz, Tina Turner’ dan bahsediyorum!

Rock müziğin dünyaca ünlü ismi, ’Rock'n Roll Kraliçesi’ lakaplı ABD’li sanatçı Tina Turner, 83 yaşında, yanına gençliğime dair tüm kırıntıları da alarak bu dünyadan göçüp gitti!

Seksi bacakları ve ‘büyülü’ sesiyle tanınan Tina Turner, pamuk tarlalarında başlayan hayatında, şiddetten felce, kanserden evlat acısına kadar birçok dram yaşadı. Onu bu kadar özel yapan şey ise o her seferinde yeniden ayağa kalkmayı başarmasıydı!

Duyduğum en zor hayatlardan biri, Turner’in hayatı! Henüz 5 yaşında annesi tarafından terkedilen ve büyükannesi tarafından büyütülen, hayatı boyunca taciz, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele etmek zorunda kalan şarkıcı, yıllarca eski eşi gitarist Ike’nin fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddetine uğruyor. Ike’nin yaşattığı şiddet nedeniyle bir konser öncesi 50 hap içerek intihara kalkıştığını okuduğumda, donakalmıştım dehşetten! Düşünebiliyor musunuz, kadın dünyanın en iyi gırtlaklarından birine sahip, şarkılarıyla yıkıp geçiyor, Grammy ödüllerini bir bir topluyor ama eski kocası kadının gözlerini morartıyor, kemiklerini kırıyor ve dünya buna sessiz kalıyor!

Kendisini aldatan, döven, parasız ve aç bırakan, arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermeyen, hep kontrol altında tutan eski eşinden kurtulmak için Budizm’e sığınan Tina Turner’ a hayat bu defa gülümsüyor ve ‘hayatının aşkı’ olarak nitelendirdiği Alman plak yöneticisi Erwin Bach ile tanışıyor.  Bach ile evlendikten sadece birkaç hafta sonra felç geçiren Turner’a, 2016’da bağırsak kanseri teşhisi konuluyor ve eşinin verdiği böbrekle hayata tutunuyor. Hayat bu kadarcık mutluluğu da çok görüyor ona ve 2018’de oğlu Craig’in intihar etmesiyle adeta yıkılıyor.

Kariyerinin zirvesine orta yaşlarda kavuşan siyahi sanatçı, stadyumları dolduran bir seks ve müzik ikonu olmanın yanısıra yazarlığı, oyunculuğu, dansçılığı ile de kitleleri etkilemiş, müzikseverlerin kalbine taht kurmuş bir sanatçı!

Turner, bugün erkek egemen toplumlarda kadınların yaşadıkları zorlukların emsallerinden biri sadece! Ne kadar ünlü ne kadar başarılı olunursa olunsun, kadınların çoğu korkuyla yönetiliyor, tehdit edilerek kontrol altında tutuluyor, özgüvenleri yıkılarak kalmaya mecbur bırakılıyor ve pek çoğu bu modern köleliğin farkına varamıyor. Sahne ışıkları, hesaplarındaki yığınla para sizi yanıltmasın, neredeyse pek çok kadın bunu yaşıyor, bundan kurtulamıyorlar!

Dilerim bunu yaşayan kadınlar tıpkı Tina Turner gibi yaşadıkları kabusun farkına varıp kendi hayatlarıyla ilgili söz sahibi olurlar!

Ah be Tina! Giderken bile sosyal mesaj verdirdin, Kraliçesin sen, efsane!

Nurlarda uyu seksi babaanne!

……………………………………..*…………………………………………………

HAFTANIN EN’LERİ;

Haftanın Gururu; Bu sene 76’ncısı gerçekleştirilen Cannes Film Festivali’nde ‘En iyi kadın oyuncu’ ödülü, Nuri Bilge Ceylan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ‘Kuru Otlar Üstünde’ isimli filmde rol alan Merve Dizdar’a verildi! Merve Dizdar, bu ödülü alan ilk Türk kadın olarak tarihe geçti! Ben hem bir Türk olarak hem de bir kadın olarak çok gururlandım valla! Bitsin artık savaşlar, salgınlar, ekonomik ve siyasi sorunlar! Böyle güzel şeyler olsun artık hayatımızda, bunu ihtiyacımız tahminimizden de fazla!

Haftanın Onayı; Korkutmalı mı heyecanlandırmalı mı bilemedim! Dünyanın dahi ve çılgın çocuğu Elon Musk'un sahibi olduğu Neuralink firması, beyin çipi projesinin insanlar üzerinde denenmesine başlanması için ABD Gıda ve İlaç İdaresinden (FDA) onay aldığını açıklamış! Böylece beyine yerleştirilecek mikroçipler sayesinde felç ve körlük gibi nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmeyi ve engelli kişilerin hayat kalitesini artırmayı hedefleniyormuş! Hedef güzel de gerçekleştirecek kişi Musk olunca insan da bir ürkmüyor değil hani! Bakalım insanlık nereye evrilecek bu çip hadisesi ile!

Haftanın Libidosu; Hem şaşırttı hem güldürdü! 82 yaşındaki Oscar ödüllü Al Pacino, 4.kez baba oluyormuş! Ünlü oyuncunun geçen sene nisan ayında aşk yaşamaya başladığı 29 yaşındaki kız arkadaşı Noor Alfallah, sekiz aylık hamileymiş! Hayır cümlede benim mantığıma uyan tek bir şey de yok; 29 yaşındaki kızın 82 yaşında adamla ne işi var! 82 yaşındaki adam, büyüdüğünü asla göremeyecek bir çocuğu neden yapar! Çişini bile tutmakta zorlanan, ayakta 2 kişinin kolunda duran o yaşta biri, o eylemi nasıl tamamlar! Kafamda deli sorular!

Haftanın Utancı; Uganda’da yaşandı! Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni, idam veya müebbet hapis cezasını da içeren eşcinsellik karşıtı yasayı imzalayarak yürürlüğe soktu! Bu yasaya göre eşcinseller müebbet hapis cezasıyla karşılaşabilecek. Bunun yanı sıra, 18 yaş altındaki biriyle eşcinsel ilişki yaşayan kişiler ya da HIV dahil ömür boyu sürecek bulaşıcı hastalıklara yakalanan kişiler de idam edilecek! Neyse ki bir şekilde canım ülkemde yaşadığım için mutlu olacak bir sebep buluyorum çok şükür!

Haftanın Afeti; Konusunu yazmadan geçeceğimi sanmıyordunuz değil mi! Gün geçmiyor ki doğal ya da doğal olmasın bir afet yaşanmasın, ortalık karışmasın! Deprem, yangın, selden sonra şimdi de fırtınalar vurdu güzel yurdumu! İzmir ve Ankara'da etkili olan fırtınalarla minareler yıkıldı, ağaçlar kırıldı, çatılar, koltuklar uçtu! Kışın olması gereken fırtına, zannımca yolunu şaşırdı! Gerçi aramızda kafası karışık olmayan kim kaldı!

 CANSEN ERDOĞAN