Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tebrikler Mehmet Gürs

“Hafta sonum müthiş heyecan ve duygu doluydu. 26 yıl önce mezun olduğum okulum, Johnson & Wales University bana bu yıl onursal doktora verdi, “Doctor of Culinary Arts”. Kendi başına bu şekilde onurlandırmak zaten yetiyor ama bir de bu kendi okulumdan olunca insan bir başka türlü etkileniyor. Öğrencilerin arasında yürürken aklım hemen 1992’ye gitti. Ben mezun olmadan 1 yıl önce efsane şef Joel Robuchon’a vermişlerdi doktorayı. Ben de onun öğrenci rehberiydim. Şimdi ise bu şekilde okuluma geri dönmek... Gururluyum, mutluyum...” diye özetledi Mehmet Gürs.

Haberin Devamı

Biz hâlâ gastronominin değerini ve turizme ve ekonomiye katkısını tartışırken ABD’nin gastronomi alanında önde gelen üniversitesi İstanbul’dan bir şefi onursal doktorayla ödüllendirebiliyor.

Mikla, dünyanın en iyi 44. restoranı

Kolay gelmiyor tabii başarı, arkasında çok büyük emek var.

Mehmet Gürs, geçen yıl Mikla ile Dünyanın En İyi 100 Restoran listesinde 44. sıraya yükseldi.

Bu, çok büyük bir başarı.

Evet, dünyanın en iyi listeleri tamamen sübjektif hazırlanıyor.

Evet, amaç ne kadar tarafsız olmak olursa olsun, bu, çoğu zaman mümkün olmuyor.

Evet, dünyanın 1 numaralı restoranı seçilen Osteria Francescana’da yediğiniz yemeği beklediğiniz kadar iyi bulmadığınız da olabiliyor.

Evet, 2 yıl üst üste dünyanın en iyi restoranı seçilen Osteria Francescana’nın şefi Massimo Bottura’nın İstanbul’da açtığı restoranı kapatmak zorunda kaldığı gerçeği de var önümüzde.

Bütün bunlar göz önüne alınınca, sadece iyi yemek de yetmiyor.

İşin hikâyesi, pazarlaması, pr’ı, networking’i derken birçok farklı aşaması da var.

Tebrikler Mehmet Gürs
Önemli olan, Türkiye’de yeme-içme alanında sürdürülebilir işler yapmak bu kadar zorken, global oyunda kalabilmek ve en büyük oyuncularla aynı ligde yarışabilmek.

Bunun için de oyunun kuralları belli, Dünyanın En İyi 50 Restoranı arasına girmek de işte bu yüzden daha da önemli.

Yıllarca konuştuk, İstanbul’da Michelin ayarında bir restoran olabilecek mi diye.

Yurt dışından her yeni dönen şef Michelin alacağı vaadinde bulundu, ama olmadı.

Çünkü gastronomi çevrelerinde konuşulanlara göre, Michelin Guide, Türkiye’ye gelmek için büyük taleplerde bulundu.

Haberin Devamı

Biz Michelin’i konuşurken, gastronomi dünyasında ise Michelin’in pabucu dama atıldı, en büyük ölçülerden biri Dünyanın En İyi 100 Restoranı listesi oldu.

Bu listeye girebilmek de uzun yıllar listede kalabilmek de önemli.

Türkiye’den listeye girmeyi başaran ilk Changa oldu, 39’uncu olarak.

Artık ne yazık ki Changa yok, tamamen yaratıcıları Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç’un kararıyla.

Mehmet Gürs ise ilk kez 2015’te Mikla ile ilk 100’e girmeyi başardı, 96. sıradaydı. İstanbulluların artık daha çok yabancı turistlere bıraktığı, Yeni Anadolu mutfağı ile öne çıkan Mikla böylece tekrar gündeme geldi.

Mehmet Gürs de farkındaydı durumun, boşuna “Bin kişilik jürinin bunu görüyor olması tatlı geliyor. Türkiye’de çok fazla görülmüyordu ama iyi bir iş yaptığımızı biliyorduk. Birilerinin bunu tescilliyor olması insanın hoşuna gidiyor” demedi.

1 yılda 40 basamak yükseldi Mikla, 2016’da Dünyanın En İyi 100 Restoranı listesinde 56. sıraya yükseldi.

Haberin Devamı

2017’de 51. sıradaydı, 2018’de ise 44. sıraya yerleşti.

Bu listede yer alan şefler yemek israfıyla ilgili çalışmalar yaparak hem kamuoyuna katkıda bulunuyor, kazandıklarını biraz da olsa geri veriyor, hem de yaptıkları sosyal sorumluluk çalışmalarıyla gastronomi dünyasındaki yerlerini daha da sağlamlaştırıyor.

Sanılandan çok daha fazla emek istiyor, Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesine girmek.

Ve bütün bu çalışmalar, yurt dışında Türkiye’nin çok olumlu bir algı yaratmasını da sağlıyor beraberinde.

Bu da gastronominin, yumuşak ekonominin gücü işte.

İşte o yüzden Mikla’nın ilk 50’ye girmesi de, Mehmet Gürs’ün dünyanın önde gelen gastronomi okullarından biri tarafından onursal doktoraya layık görülmesi de gerçekten çok değerli.

Mehmet Gürs’ü ne kadar tebrik etsek az.