Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

100 yıllık Türkiye tarihinin hangi döneminde olursa olsun ve hangi siyasal aktörler üzerinden tarihe bakarsanız bakın; neredeyse herkesin kendi hafızasında, yargı kararlarına ilişkin bir mağduriyet hikayesi vardır. Bazı hukukçular yaşanan mağduriyetleri adalet anlayışımıza bağlar. Evet; hukuk var, kanunlar var, mahkemeler var, kanun koyucular var ama bir tek “adalet” yok, diyerek!

Tetikçi çocuğun arkasına saklanan büyükler

Toplum olarak bu gerçekle hemen her dönemde defalarca yüzleştik:

*Mesela yazar Sabahattin Ali’yi öldüren tetikçi, iki yıl yatıp çıktı ama şair Nazım Hikmet, şiirleri yüzünden on iki yıl hapis yattı.

Haberin Devamı

*Savcı Doğan Öz’ün tetikçisi, açıkça “suçu sabit” kararına rağmen serbest kaldı ama yazar Kemal Tahir’in on dört yılı cezaevlerinde geçti.

*Uğur Mumcu, Abdi İpekçi gibi gazetecilerin, Ümit Doğanay gibi hukukçuların tetikçileri delil yetersizliğinden bırakıldı ama yazar Orhan Kemal beş yıl hapse mahkûm edildi.

*Prof. Dr Cavit Orhan Tütengil cinayetinin tetikçisini, bırakın yargılamayı, dava dosyasını dahi kaybettiler ama Şair Ahmet Arif defalarca tutuklandı. İşkence gördü. Otuz sekiz ay hapis yattı.

*Radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu’nun tetikçisi dört yıl yattı ama Vedat Türkali kalemi yüzünden yedi yıl hapis yattı.

*Sendikacı Kemal Türkler cinayetinin tetikçilerini dosya zaman aşımına uğrayıncaya kadar yargıdan kaçırdılar ama gazeteci yazar Çetin Altan’ı 70 yaşına kadar üç yüz kez yargının karşısına sanık olarak çıkardılar. Aslında siyasal tarihimizin de bir özeti gibi duran bu adaletten uzak bütün yargı kararlarının listesi hayli uzun.

***

Şimdi Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast, 17 yaşında girdiği cezaevinden 16 yıl sonra tahliye edildiği için kamuoyu tepki gösteriyor. Oysa Türkiye’de gerçek azmettirenlerin bulunmadığı, sadece tetikçilerin yargılandığı, kaçırıldığı, hatta hiç cezalandırılmadığı siyasi cinayet davaları nasıl sonuçlandıysa, Hrant Dink cinayeti dosyası da öyle sonuçlandı. 30 yıl bizi İpekçi’nin tetikçisiyle oyalayanlar 16 yıldır da bizi Dink’in tetikçisiyle oyaladılar. Durum bu olunca diğer tetikçilere göre Samast “fazla” bile yattı.

Haberin Devamı

***

Samast’ın tahliyesinden birkaç gün sonra hakkında “Suça sürüklenen çocuk” ifadelerine yer verilen yeni bir iddianame daha hazırlandı. Samast “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla tekrar yargılanacak. Davanın yeniden açılmasının delili ise örgütün FETÖ olması. Oysa Samast’ı mahkûm eden mahkeme kararında, “cinayetin FETÖ bağlantılı olduğu” zaten yazıyordu. Medya da defalarca yazdı. Dosyalar, Samast’ın suça nasıl itildiğinin delilleriyle dolu. 17 yaşında bir çocuğu, suça kimin sürüklediğini, arkasında nasıl bir örgüt yapılanması olduğunu hepimiz biliyor. Buna rağmen 16 yıl boyunca süren davadan sonuç alamayan yargı, şimdi yeni iddianame ve tetikçiyle bunu başarır mı bundan emin değilim.

***

Medya gerekse kamuoyu; Dink cinayeti yargılama sürecinde “Bir cinayet davası nasıl çözülür?” sorusuna yanıt bulamadı ama bu davayla, bir siyasi cinayet davasının nasıl çözülemeyeceğini öğrenmiş oldu… 90 sayfalık resmî bir raporun 74 sayfasının gizlenmesi, sanıkların telefon görüşmelerine yayın yasağı getirilmesi, bazı sanıklara ait telefon görüşmelerinin imha edilmesi, çapraz sorguda sanıkların konuşmasının engellenmesi, bazı resmî belgeleri dosyaya koymama kararları, sanık olması gerekenlerin tanık olarak dinlenmesi gibi yüzlerce engel, bu cinayetin de tetikçilerle kapatılacağının sinyallerini zaten vermişti.

Haberin Devamı

***

Ve en önemlisi bu davada şunu öğrendik: Diğer cinayet davalarında olduğu gibi farklı inanç, farklı kimlik, farklı düşünce ve yaşam kültürlerine sahip insanlara tahammül edemeyen, kalpleri “vatan” sevgisiyle dolu, “yüce” gönüllü koca koca adamlar, bir gazeteciyi öldürmek için bir çocuğun arkasına saklandılar. Hatta o kadar korktular ki, ırkı, dili, dini, inancı, düşüncesi farklı olana duydukları nefreti, eline silah verdikleri çocukların cesaretleriyle sınadılar. Oysa biliyorlar ki; parasız, eğitimsiz hangi çocuğun eline silah verip cebine para koysanız ve de millî duygularla sırtını sıvazlasanız, o çocuk gidip bu cinayeti işlerdi zaten.

***

Sonuç olarak; yerleşik zihniyet değişmediği ya da yargının kendisi, ideolojik kalıplarının dışında, hukuktan yana tarafsızlığını korumadığı sürece değişen bir şey olmayacak. Büyükler yol gösterecek, çocuklar tetiği çekecek, yargı da adalet dağıtacak. Bizim de ömrümüz, bir tetikçinin “işe yaramaz” itiraflarını yazmakla geçecek!