'Geçtiğimiz cuma akşamı Lig TV'de maçı değerlendirirken bir “ergen yatak odası düzensizliği” olduğunu söylemiştim...'

Futbolda 2000’lerin teması “düzen”di. Rehhagel’in Yunanistan’ıyla, Mourinho’nun Chelsea’si kusursuz saha parselasyonu, eksiksiz görev bilinciyle savunmada mükemmel düzen örnekleri gösterdiler. Savunmanın santrforda başladığı, yüzde yüz düzen odaklı başarılar geldi her iki adresten...
2010’larla beraber futbolda yöntem belirleyiciler Barcelona, Bayern ve Dortmund’du artık. Bu yıllarda düzen odaklı kazanmak zorlaşmıştı, çünkü en alt ligden en üst düzeye herkes zaten çok düzenliydi, sahaya çok iyi yayılıyordu, hiç kimse pozisyonunu kaybetmiyordu.
Bütün sporcular atletti, hiçbir futbolcu 10 binin altında koşmuyordu. Ve Guardiola, Klopp, Heynckes gibi gelişime açık zihinler, başarıyı düzensizlikte arıyorlardı.
“Gegenpressing” (karşı pres) kavramı da bu aşamada popüler oldu zaten. Değerli meslektaşım Orhan Uluca’nın güzel tarifiyle; Borussia Dortmund hücumu, top onlardayken değil, topu kaybettikleri anda başlıyordu. Çünkü Klopp’un talebeleri, rakiplerinin topu onlardan almak için düzenini bozmak zorunda olduğunu biliyorlardı ve düzeni bozulmuş bir rakibe karşı topu geri kazanmak çok daha kolay olacaktı.
Topu kaybettikleri andan itibaren ilk 5 saniyede topu kazanacaklar, sonraki 5 saniyede de 3-4 pasta düzensiz rakibe karşı golü bulacaklardı. Buldular da. Geçen yıl Mourinho’nun da tribünde olduğu Fürth maçında attıkları 6 golün tamamı bu yolla gelmiş.
Aslında Barcelona da karşı presle top kazanıyor ama Dortmund’dan farklı olarak hızlı hücum etmiyor. Onların Dortmund’dan (ve de Bayern’den) farkı, topu kazandıktan sonra 50-60 pas yaparak rakibin açığını aramak...

Haberin Devamı

Ergen odası düzensizliği!

Geçtiğimiz Cuma akşamı oynanan Fenerbahçe-Antep maçından sonra Okay Karacan ve Tümer Metin’le Lig TV’de Depar’da konuşurken, Fenerbahçe hücumunda bir “ergen yatak odası düzensizliği” olduğunu söylemiştim. Dışarıdan baktığınızda Fenerbahçe’nin ileri altılısında bir düzensizlik seziyorsunuz, ama onlar kendi içlerinde özel bir düzene sahipler.
Sonra maçı tekrar daha dikkatli izlediğimde, Yanal’ın hücum anlayışının Klopp’la ciddi biçimde benzeştiğini fark ettim: Fenerbahçe’nin iki golü, aslında top Antepliler’e kaptırıldığı anda başladı. Birinde Alper, birinde Caner-Salih ikilisi kaptırılan topu geri kazanıp 6-8 saniyede gole dönüştürdüler hücumu. Aynen Klopp’un Dortmund’unun yaptığı gibi.
Fenerbahçe’nin bir başka hususiyetini de geçtiğimiz hafta “düşünen adam Fuat Çapa” dile getirdi: Sarı-lacivertlilerin birçok hücumunda Kuyt’ı Sow’un yanında görüyorsunuz. İki kenar adamının aynı çizgide buluşup rakibe sağladıkları sayısal üstünlük de denge bozucu bir unsur.
Zaten bu cuma da Fenerbahçe’nin birinci golünde Alper topu sağdan, ikincide Cristian soldan çeviriyor. Üçte de Salih’in asisti soldan geliyor. Oysa her üç oyuncu, merkez oyuncuları.
Belli ki bu “karşı pres”in, “düzensiz hücum”un temelinde pozisyon kaybetme odaklı bir anlayış var. Ve tabii ki bu anlayışın önemli bir handikapı, topu kazanamazsanız rakibinizin de size çabuk bir fatura kesebilme ihtimali...

Haberin Devamı

Roberto ile Robert

Haberin Devamı

Aslında Mancini de, Terim de bir tür “düzensizlik”, bir tür “dengesizlik” peşindeler... Terim’in dengesizlik arayışı Amrabat, Yiğit İsmail, Assaidi, Bruma gibi ani hızlanan, adam geçen, koşu içinde vites artırıp denge bozan oyuncular aracılığıyla oldu. Terim, bu katkıyı kendi adamlarından almakta zorlandı, ama bu hafta Kayserili Ömer Bayram’ın yaptığı, tam da Terim’in aradığı idi. Adam geçip, vites değiştirip iki gol attırdı, iki daha attırabilirdi. Chedjou’yla Sabri, Ömer karşısında öyle çaresiz gözüktüler ki muhtemelen bu durum Mancini’yi kara kara düşündürmüştür.
Mancini’yi bu hafta sevindirecek detaysa, onun da hücumda aradığı düzensizliği bulabilmesiydi. İtalyan teknik adamın düzeninde sol açık yok, sağ açık yok, on numara yok; yalnızca ileri dörtlü var. O, ileri dörtlüsünün sürekli kendi içinde dönmesini ve rakibin dengesini bu şekilde bozmasını istiyor. City’de elinde Nasri-Agüero-Silva gibi çok yönlü adamlar vardı, bunu başarabiliyordu. Galatasaray’da da bu rolü Burak’a-Umut’a-Sneijder’a yüklüyor. Bu hafta ilk golde (sağ açık) Umut, sol açık pozisyonundan; üçüncü golde (sol açık) Burak, santrfor pozisyonundan katkı yaptıklarına göre Mancini de mutlu olmalı.
Son bir not: Mancini’nin aradığı çok yönlü oyuncuların Türkiye’deki özel üretim merkezi Kayseri! Prosinecki, Abdullah’ı stoper, Salih’i sağ bek, Ömer’i sol bekte başarıyla kullandı son iki yılda. Biseswar, Sefa, Yener ve Okay’ın hepsi çok yönlü oyunculara dönüştüler. Mancini, Old Trafford’u her ziyaretinde Ferguson’a güzel şaraplar getirir, yaşayan efsaneyle futbol sohbetleri edermiş. Benim Mancini’ye önerim, şimdi o şaraplardan birini alıp Prosinecki’yi boğazda bir yemeğe davet etmesi... Çünkü bence Roberto ile Robert’in sandıklarından daha fazla konuşacak şeyleri var!