Burcu Kapu

Burcu Kapu

burcukapu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doktorluk herkesin hayal ettiği bir meslektir. Kimi çocuk yaşta, kimi büyüyüp insanları iyileştirmenin maneviyatının farkına varınca, kimi ise yaşı geçkinleşip sağlık sorunları yaşayınca gıpta eder bu mesleğe. O yüzden gelin bu pazar günü hepimiz birkaç dakikalığına da olsa doktor olalım. Ama branşımız futbol. Hastamız Türk futbolu. Buyrun efendim giyin beyaz önlüğünüzü, gelin önce Türk futbolunun hastalıklarını teşhis edelim.
1. Stat Zeminleri: Birçoğu devlet destekli olmak üzere ülkenin dört bir yanına yeni statlar yapıldı. Vallahi yalan yok hepsinin dış cephesi şahane gözüküyor. Peki ya içi? Statlar yapılıp kulüplere teslim ediliyor. İşte olaylar da oradan sonra başlıyor. Büyük kısmının zemini soğan tarlası gibi. Merak ettim, Türkiye’deki bazı kulüplerin çim bakımını üstlenen firmanın yetkilisiyle görüştüm. Stat çiminin yıllık bakım maliyeti yaklaşık 250 bin liraymış. Aman şimdi kim verecek o parayı ota, çayıra, çimene değil mi? Transfer yapmak varken... 
2. Tribün Doluluk Oranı: Süper Lig’de kulüplerin maçlarına ne kadar taraftar geldiği bilgisine ulaşmak çok kolay. İsterseniz hemen şimdi internetten bakabilirsiniz. Ama sizi hiç uğraştırmayayım, ben söyleyeyim. Dört büyükler ve Adana Demirspor dışında geçen yıl 15 bin seyirci ortalamasını yakalayan takım yok. Bırakın seyirciyi, Süper Lig’de halen bir antrenman tesisi veya stadı olmayan takım bile var. Misal, Volkan Demirel, Fatih Karagümrük Teknik Direktörü olduğunda tebrik için çiçek yollamak isteyip kulüpten yollayacak bir adres alamamıştım. Çünkü onlar da nereye yönlendireceğini bilemiyordu. İdmanlar Riva’da, maçlar Olimpiyat Stadı’nda...
3. Hakem Havuzu: Bu kısmı pek uzun tutmayacağım. Soru belli. Hakemlerimiz hem sayı hem de tecrübe olarak sizce yeterli mi? Her yıl MHK değişiyor, sorunlar değişmiyor. Neden her kulüp konu hakemler olunca adalet arıyor? Ama herkes adaleti sadece kendi için arıyor. 
4. Genç Oyuncular veya Yabancı Kuralı: Daha çok genç oyuncu yetiştirmenin şartlarından biri de yabancı kuralı mıdır? Buna gerçekten inanıyor musunuz? Hadi inandık diyelim, alt yapı hastalığına böyle bir teşhis koyup, yabancı sınırlaması ilacı yazdınız. O zaman neden her gelen federasyon, milli takım hocası bu kuralı değiştiriyor? Bizim yerli oyuncu sorunumuzu çözecek olan konu bu kısıtlamaysa bu kural anayasanın ilk maddesi gibi olsun, değil mi ama? Her sene değişen veya değişme ihtimali olan bir kural olmasın. Bakın önemli olan daha çok oyuncu yetiştirmek mi yoksa daha başarılı oyuncular yetiştirip dünya futboluna pazarlamak mı kısmına hiç değinmiyorum bile.
Maddeleri daha da uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. Belki gözünüzden kaçmıştır, belki sosyal medyayı aktif kullanmıyorsunuzdur, haberiniz olmamıştır. Türkiye Futbol Federasyonu bu hafta içinde bir anket yayınladı. İçinde birçok soru var. “Maçların başlama saati kaç olsun?”dan, “Lig kaç takımlı olsun?”a kadar. Amaç, ligin formatını değiştirip kalitesini yükseltmek. Ama yukarıda yazdığımız sorunlara dair ankette hiçbir şey yok. Demek ki aslında böyle sorunlarımız da yok. Onun yerine ankette öne çıkan bir konu var, lige play-off sisteminin gelip gelmemesi konusu. Bunu daha cazip kılmak için de bir sezonda oynanacak derbi sayısının artmasını isteyip istemediğimizi sormuşlar. Cevaplar şıklı. Ama bizim vermek istediğimiz cevap maalesef şıklarda yok. O yüzden buradan yazmak istedim. 
Biz daha çok derbi değil, deplasmana gidebildiğimiz derbi istiyoruz.
(Not: Anketlerin istatistiki anlamı taşıması için her bir kişinin o ankete sadece bir kez cevap vermesi beklenir. Ama bilin bakalım bu anketi kaç kez cevaplayabiliyoruz...)