'Hak ettiğimiz ilgiyi görmedik'

Buz hokeyinde, Kanada, Rusya, İsveç gibi “buzlarıyla” meşhur ülkelerin ön planda olduğu bir gerçek. Türkiye, bundan 30 yıl önce bir federasyonu kurulmuş olsa da, buz hokeyinin henüz yaygın ilgi görmediği ülkelerden. Buna rağmen, geçtiğimiz ay Zagreb’de düzenlenen Kadınlar Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası’na katılan Kadın A Milli Takımı, tarihinde bir ilke imza atarak üçüncülük kupasını elde etti. Üstelik bu başarı, sporcuların tamamının kendi iş veya eğitimlerini sürdürürken ekstra zaman ayırdıkları antrenmanlarla gerçekleşti. Buna rağmen, maalesef takım olarak hak ettiği ilgiyi görmediler. Takım Kaptanı Başak Demirkol’la, hem gölgede kalan bu başarının perde arkasını konuştuk hem de vegan bir sporcu olarak beslenme sırlarını.

Kadın A Milli Takımı olarak buz hokeyinde ilk kupanız. Bu başarıda neler etkili oldu sizce?

Güney Afrika ve Hırvatistan’ı yenerek kazandık bu başarıyı, İzlanda’ya 3-2 yenilerek üçüncü olduk. Öncelikle antrenörlerimizin ve federasyonumuzun yaklaşımı çok daha profesyoneldi. Ayrıca takım içi motivasyon açısından çok daha iyi durumdaydık. Onun yanında bu yıl ligde de önceki yıllara göre çok daha yüksek bir tempo hakimdi, dolayısıyla milli takıma çok daha iyi kondisyon ve oyun tecrübesiyle gelmişti herkes.

Takım olarak Türkiye’ye döndüğünüzde nasıl karşılandınız?

Federasyonumuzun desteğini ayrı tutacak olursak; il/ilçe belediyelerinden, spor bakanlığından veya herhangi başka bir yetkiliden tarafımıza ulaşan olmadı. Ülkemizde açık ara farkla en çok konuşulan futbol dışında kalan sporlara maalesef hak edilen değerin verildiğini düşünmüyoruz. Kadın A Milli Takımı olarak ülkemizi temsil edip elde ettiğimiz başarının takdir görmemesi gerçekten üzücü ve sadece sporcular olarak bizlerin değil emek veren herkesin üzerinde negatif etkisi oluyor.

Buz hokeyi Türkiye’de görece genç bir branş. Bunun dezavantajlarını yaşıyor musunuz?

Daha az bilindiğinden aileler çocuklarını bu branşa maalesef yönlendirmiyor, dolayısıyla uzun vadede rekabet ve oyun kalitesi çok yavaş gelişiyor, bu da uluslararası başarıyı etkiliyor ve destek almamızı zorlaştırıyor. Hem buz pistinin azlığı hem oyuncu azlığı, ekipman talebinin belirli bir seviyenin üzerine çıkmamasına sebep oluyor. Dolayısıyla yerli üretime hiç geçmediğimiz için ekipmanlar yurt dışından oldukça pahalıya satın alınıyor.

Siz aslında endüstri mühendisisiniz ve mesleğinizi icra ederken bir yandan da 10 yıldır milli takımdasınız. Bu çok büyük bir fedakarlık. Fiziksel performans anlamında sizi zorlamıyor mu?

Evet gerçekten çok fedakarlık yapmamız gerekiyor. Hayatımızı şu an bu spordan kazanamadığımız için neredeyse hepimiz başka mesleklere eğilmek durumundayız. Milli takımda çoğunluk öğrenci ancak çalışanlar da var. Yoğun tempoda çalışan biri olarak diyebilirim ki evet yer yer çok yıpratıcı olabiliyor. Sosyal hayatım sezon başlangıcından bitimine kadar, yani 6-7 ay boyunca neredeyse yok. Ama tabii değdiğini düşünüyorum, hele ki böylesine bir başarı elde edince yaşanan tüm yorgunluk unutuluyor.

“Veganlık sportif performansımı geliştirdi”

Siz aynı zamanda vegan bir sporcusunuz. Vegan olmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz?

Vegan bir grubun eyleminde, oradaki bir kişiye aklımdaki her şeyi sorduktan ve tabii söylediklerini araştırdıktan sonra karar verdim. Sonraki altı ay boyunca okuduklarım ve izlediklerimin etkisiyle yediklerime artık elim gitmemeye başladı ve 2020 Mart’ta tamamen vegan oldum.

Sportif performans söz konusu olunca hayvansal proteinin gerekliliği tartışılıyor. Siz bu konuda bir eksiklik yaşadınız mı?

Veganlığın ilk döneminde yediklerimi kaydettiğim, makro ve mikroları hesaplayan bir uygulama kullandım ve baklagil/kuruyemiş gibi protein kaynakları doğru ölçülerde alındığında asıl dikkat edilmesi gereken konunun protein değil, mikrolar olduğunu gördüm. Çinko, Omega-3, demir gibi mikroları nerelerden almam gerektiğine dikkat edince beslenme alışkanlıklarım oturdu ve olabildiğince çeşitli beslendikten sonra bir sorun olmadığını gördüm. 6 ayda bir yaptırdığım kan tahlilleri de benzer şeyleri söylüyor.

Vegan beslenmek sportif performansınızı nasıl etkiledi?

Şahsen fark ettiğim şey sindirimin çok daha kolay olması sebebiyle olsa gerek, kendimi daha hafif ve enerjik hissediyorum. Esnekliğimin arttığını ve antrenman sonrası toparlanma süremin kısaldığını gözlemledim. Dolayısıyla çok daha fazla antrenman yapabildim, bunun da sportif performansımın gelişimine büyük katkısı oldu.

Beslenme konusunda takip ettiğiniz isimler kimler?

Dr. Suat Erus, ilk danıştığım kaynak ve bence bu konuda Türkiye’nin çok önemli bir değeri. Vegan diyetisyen Kevser Başkara ve daha birçok isim bana çok yardımcı oluyor.