Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Belirli bir grup vardı Türkiye’de, televizyonların Kemal Sunal filmlerini gece çocuklar yatağa gittikten sonra yayınlanmasını istiyordu.

Gerekçeleri “Eşşeğleşşek” diye söylenen küfürdü, o zaman hayattaydı Sunal. Sonra, bir uçak yolcuğu daha başlamadan kaybettik onu...

Ölümünün ardından iki şey oldu:

Birincisi tüm yolcu uçaklarına kalp krizi anında kullanılmak üzere defibrilatör cihazı kondu. İkincisi, hayatta olduğu dönemde filmlerine laf edenler, öldüğü için aynı eserleri başyapıt ilan ettiler.

Bugün Cem Yılmaz’ın başına gelen de aslında üç aşağı beş yukarı aynı şey...

Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi...



“Sosyal medya çağı gençlerini yakalayamadı” diye yazmış mesela bir bilmiş. Adam daha tek tweet atmadan Türkiye’nin en çok takip edilen ismi olmuştu.
“Eski ve halkın içindeki Cem Yılmaz yok artık, güzel kadınlar, arabalar, yatlar, katlar...” diye yorum yapmış bir diğeri... Otobüse binse, “O kadar arabası var burada reklam yapıyor” denir. Halktan biri olması için ünsüz ya da çok da güzel olmayan bir kadınla mı olmalı ya da o kadar parası ve imkanı olan bir adam yatla değil de, kiralık sandalla mı dolaşsın sevgilisiyle?

Yılmaz’ın yaptığı işler eleştiriden muaf mı, elbette değil... Ama biz onun işini değil; tüm hayatını eleştirmeye çalışır hale geldik.

‘Mucuk, mucuk’ fotoğraflarını itici bulma hakkımız yok mu, elbette var ama bir grup insan hoşlanmıyor diye ne yapsın adam, öpmesin mi hayatındaki kadını?
Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi Türkiye’de.

Ağzıyla kuş tutsa, “Vejetaryenim” diyecek bir kitle var ki, ancak gözlerini kapatıp, bu dünyadan geçtiğinde, “Ne müthiş adamdı” diyecekler onun için...

Aman diyeyim Aleyna!

Bedeni gidip, aklı burada kalanların, gittikleri yerde tutunamadıklarına en iyi örnektir Arda Turan.

Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi...



Geçtiğimiz hafta, Los Angeles’ta tuttuğu evin kirasını konuştuğumuz Aleyna Tilki, bu hafta Seda Sayan’la İstanbul’da göbek atarken çıktı karşımıza...

Haberin Devamı

Yapma Aleyna, ya orada ol ya burada, nerede istersen ol ama sakın arada kalma. Çünkü genç ve başarılı olmanın bedelini sana fazlasıyla ödetti bu medya. Hatta bitirdiğin lise bile, çok başarılı geçen sınavlarına dair paylaşımından dolayı, büyük bir haksızlıkla seni yeniden, tüm sınavlara soktu.

O yüzden Aleyna, “Ben bu insanlara ne yaptım ki?” diye sormadan, gittiğin yerde çizdiğin bir yolun olsun. Biliyorsun ki, üç ay sonra geri dönersen, “Gitti, başaramadı” demeye hazır insanlar var burada...

Yazın deniz, kışın Venedik

Bodrum ve Marmaris, bu ülkede yaz turizminin en önemli iki noktası... Garip ama bu iki yer kış turizminde de giderek, bir alternatif, hatta Venedik’in bir kopyası haline gelmeye başladı.

Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi...



Maalesef, dalga geçiyorum...

Her yağmurda bu iki ilçeyi de sel götürüyor olmasının mantıklı bir açıklaması olması lazım.

Haberin Devamı

Yazmadan önce arama motoruna bu ilçelerin adı ve sel diye yazdım, farklı farklı bir sürü tarih çıktı karşıma.

Bir kere olur hadi çalışma başlar, bitmeden, ikinci kere de olur ama her yağmurda sel  oluyorsa, ortada bir belediyecilik sorunu var demektir.

Haberin Devamı

Birileri farkına varsa da, el atsa keşke...

Fotoğraflar anlatıyor zaten...

“Altın Portakal’da ‘Bozkır’, 10 dalda, 11 ödülün sahibi oldu” diye verildi haber.

Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi...



Salondan gelen fotoğraflara bakınca, nokta kadar önemi yok bence bu sonucun. Zira, en başta ödül kazananlar açısından değerli bir festival değil Altın Portakal...

Ağır oldu belki ama gerçek bu. Cannes ya da Altın Ayı Film Festivalleri’ne katılsalar smokin giyecek adamların, Altın Portakal sahnesinde giydikleri kıyafetler var işte! Senin değer vermediğin, doğru düzgün giyinme zahmetine bile katlanamadığın bir festivalin sonucuna, bir seyirci olarak ben saygı duyamam.

Sinema sektörü, o kadar emeğe, o kadar paraya ve en çok da kendine yazık ediyor...

ACUN’UN CÜZDAN BEKÇİLERİ

Yoksulluk nafakası meselesinde yapılacak düzenlemeleri de Acun Ilıcalı-Şeyma Subaşı üzerinden gördük ya, pes yani!

370-500 TL arasında değişen milyonlarca nafaka kararını değil de, 125 bin TL üzerinde durmak ilginç bir hal... Üstelik üzerinde durdukları şeyin ne olduğunu da bilmiyor yazanların çoğu. Yasal düzenleme yoksulluk nafakasıyla ilgili, iştirak nafakası konuya dahil değil.

Hani Subaşı nafakasından sonra, ‘Aslında Zeynep Ilıcalı’ya daha çok nafaka ödeniyormuş’ diye de yazıldı ya, hepsi bilgi eksikliği...

Mesela Ilıcalı’ya ödenen 150 bin TL’nin 75 bin TL’si, aslında ortak çocukları için ödenen para.

Cem Yılmaz, Kemal Sunal mertebesine yükseldi...



Subaşı davasında, 115 bin TL ona ödenen, 10 bin TL artı tüm eğitim masrafları, ortak çocukları için ödenecek meblağ...

Ayrıca söz konusu nafaka, mahkemenin belirlediği bir rakam değil; mahkemeye sunulan boşanma protokolünde yer alan bir madde.

Yasa değişikliği belirli bir süre sonra ödememe hakkı tanısa bile, Acun Ilıcalı, ‘çocuğunun annesi’ sıfatının hakkını verecek ve “Oh yükten kurtuldum!” demeyecek bir adam olduğunu gösterdi hepimize...

O yüzden bu yoksulluk nafakası meselesini, en uç örnekten tartışmak, Acun’un cüzdan bekçiliğini yapmak yerine, sıradan insanların hayatını nasıl etkileyecek, onu konuşalım...