BOĞAZKESEN’DE ŞIK BiR OCAKBAŞI: PEYMANE

Sofistike ama snob (züppe) değil, şık ama yabancı değil; bizden. Peymane’den bahsediyorum, şehrin ortasındaki vahadan

Aylar önce Mey İçki’nin ‘Kadın Meyhaneleri’ projesi kapsamında uğramıştım Peymane’ye. “Uğramıştım” diyorum, zira aynı gece bir başka yere daha davetli olduğum için aceleye gelmişti gecemiz. Küçücük de olsa bu sayfalarda mekandan bahsetmiş, “Yine gelecek ben” tadında bitirmiştim yazımı. Aylar geçti, sözümü tutamadım. Ta ki, geçen pazartesi akşamına kadar...
Boğazkesen’de şık bir ocakbaşı Peymane. Bir yanında İtalyan kardeşi La Cucina var. Peymane’yi, Asmalımescit’teki eski yerinden hatırlayacaksınız. Yeni yerleri son derece şık, elegan, sofistike; ama kesinlikle snob (züppe) değil. Şık masa takımları, şık sandalyeler, özenli servis... Mönüleriyse sağlam, lezzet dorukta.

Mezeler olağanüstü nefasette
Zahter salatası, közde patlıcan-al biberden yapılan Peymane salatası ve gavurdağ salatasıyla başlayalayım. Her biri çok başarılı. Tuzlu yoğurtları, muammaraları ve meyhane usülü cacıkları da öyle. Ara sıcak olarak kuru patlıcan dolması, fındık lahmacun ve içli köfte söylüyoruz. Hiçbiri utandırmıyor. Patlıcan dolması enfes, lahmacun incecik, kıtır kıtır. İçli köfteleriyse olması gerektiği gibi, haşlama; kızartma değil. Yumuşacak, harcı da tam yağlı.

Etler Kırklareli’den geliyor
Bir yanımda Mey İçki’nin rakıdan sorumlu direktörü sevgili Nejat, diğer yanımda viskiden sorumlu direktör Bahadır, karşımda sevgili Aylin (Kement), arka bahçede kurulu ocakbaşında gecenin tadını çıkarıyoruz. Püfür püfür esmese de bu sıcakta bahçede oturmanın keyfi bir başka yine de.
Neyse, sırada etler var. Hepimiz doyduk ama ocakbaşına gelip de et-kebap yemeden olmaz. Etler de çok başarılı. Kırklareli’den geliyormuş. Uzun yıllardır yediğim en iyi pirzolalardan birini yemiştim geçen sefer, yine sipariş ediyoruz. Şaşırtmıyor, aynı tat. Yumuşacık, adeta ağızda dağılıyor. Yufkaya sarılı, üzeri kaşarlı Peymane kebap da çok lezzetli. Tabii olmazsa olmaz; çöp şişi de deniyoruz, hafif kuyruk yağlı, o da iyi geliyor. Et sevmeyenler için baharatlı tavuk da iyi bir seçenek olabilir, benden söylemesi. Tabii başka kebap ve et çeşitleri de mevcut. Klasik tatlar dışında böbrek, ciğer ve mevsiminde uykuluk ızgara da yapıyorlar.
Geceyi, kireçte pişen kabak tatlısı, dondurmalı irmik helvası ve bir dilim baklavayla (Her sabah Antep’ten özel olarak getirtiyorlarmış) tamamlıyoruz. İrmik helvası nefis, diğerleri de.

Kışın şömine keyfi
Tarihi bir binaya yaslanmış 5 katlı Peymane La Cucina, şehrin ortasında bir vaha sunuyor adeta. Gruplar için şömineli bir odaları var, kış günlerinde çok güzel olacağını tahmin ediyorum, bir kere daha gelmek için bahanem hazır!
Mekana kadın eli değdiğini de söylemeden geçmeyeyim, beş ortaktan ikisi kadın. Her ayrıntıda bunun izlerini rahatlıkla görüyorsunuz.

Bu kaliteye bu fiyatlar inanılmaz

Peymane’de fiyat kaliteye göre gayet makul. “Neredeyse mahalle kebapçısı ayarında” desem abartmış olmam. Mezelerin tabakları 5 TL’den başlıyor. En pahalı kebabın porsiyonu 20 TL civarında. Uzun lafın kısası, bu kaliteye bu fiyatlar inanılmaz. İçkiyi abartmadığınız sürece 60-70 TL bir hesapla masadan tıka basa ve yüzünüzde gülücüklerle kalkmanız mümkün.

Adres: TomTom Mah. Boğazkesen Cad. No: 65/1 Beyoğlu
Tel: 0 212 444 21 92/ 0 212 244 09 55 www.peymane-lacucina.com