Cadde Ara sokaklardaki lezzetli duraklar

Ara sokaklardaki lezzetli duraklar

03.02.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

İstanbul'da sık sık önünden geçtiğiniz ama fark edemediğiniz onlarca lezzet ustası mekan var. Çok da pahalı değil. Küçük ama lezzeti bağımlılık yapacak birkaç restoran ve büfeyi gezdik

Ara sokaklardaki lezzetli duraklar

Rodop Köftecisi: 30 senedir hizmet veriyor. Sade, kaşarlı ve acılı olmak üzere üç çeşit köfteleri var. Gökhan Yalçın, “Sade köftede baharat kullanmıyoruz. Ekmeği çok basmıyoruz. Günlük taze tüketilecek miktara göre köfte yapıyoruz” diyor. Patates kızartması da dondurulmuş değil. Burada etin tadını alıyorsunuz, tabağınızı bitirdikten sonra da pek çok müşterinin yaptığı gibi bir porsiyon daha istiyorsunuz.
Eminönü Balıkçıları: İskelenin hemen yanında eskiden beş kayık varmış. Şimdi balıkçı olarak hizmet veren üç kayık var. Balıkların mevsime, havaya göre geldiğini anlatıyor Mehmet Usta. Şu an Norveç’ten ithal uskumru satıyorlar. Yarım ekmek dört lira. Balıkçılara turistler de yoğun ilgi gösteriyor. İnsanların balıklarını yedikleri yerin hemen yanında turşucu Yakup Amca tezgahının başında duruyor. Salatalık ve lahana turşusu ile turşu suyu var. Bardağı 1.5 lira. Turşularını kendileri yapıyorlar.
Köşk Kebap: Cağaloğlu’nda son derece küçük, kutu gibi bir lokanta. Adanalı Mustafa Usta, dükkanı oğlu Özkan Kurt'a bırakmış artık. 12’de başlayan yoğunluk öğleden sonraya kadar sürüyor. Siparişler genellikle paket servis. Kuzu şiş, Urfa kebap ve tavuk şiş epey ilgi görüyor. Ama Adana kebabı özel. Çok lezzetli. Özkan Usta bu lezzetin sırrını anlatırken, "Danayla kuyruğu karıştıyorum ve bıçak kıyması kullanıyorum" diyor. Kebabın acısı mideye hiç dokunmuyor. Yalnızca ağızı yakan tatlı bir acı duyuyorsunuz. Kebabın yanında verilen garnitürler de oldukça zengin. Soğanlı salatanın içinde kırmızı dolmalık biber var. Bu tercih kebapçılarda çok sık rastladığımız bir durum değil. Kurt, "Sadece mideye değil, göze de hitap etmeye çalışıyoruz" diyor.
Kilis Sofrası: Burada iki çeşit lahmacun var: Soğanlı ve sarımsaklı. Hasan Küçükoğlu, “İnternete lahmacun yaz, ilk biz çıkarız” diyor. İddialı konuşmakta haklı çünkü lahmacunu tek kelimeyle leziz. Özellikle sarımsaklı lahmacun ağzınızda ayrı bir tat bırakıyor. Ne eti kullandıklarını sorduğumuzda Küçükoğlu, “Lahmacun için dana kuzu karışık kullanıyoruz” diyor. Burası sadece lahmacunuyla değil, tavanın altında patlıcan, kıyma üzerinde domates ve biberle servis edilen Kilis tavasıyla da, kuzu bonfileden yapılan küşlemesiyle de dikkat çekiyor. Küşleme lokum gibi, et ağzınızda dağılıyor. Kilis’ten getirtikleri baharatlarla yoğurdukları et çok yumuşak ve alışılmışın dışında. Mekan, hafta sonları etli kuru patlıcan dolması, şuvediz çorbası, lebeniye çorbası da servis ediyor.
Tavuk pilav: İMÇ’nin önünden ne zaman geçsek, arabada tavuk pilav satan Mardinli Yusuf Aka’nın tezgahının kalabalık olduğunu görüyoruz. Yiyen bir daha yiyor. Burada çok sayıda pilavcı var ama en kalabalık onun tezgahı. Yusuf Usta, "Malzemem kaliteli. Baldo pirinç kullanıyorum, pilavı da terayağlı yapıyorum” diyor. Yalan da değil; pilavı tane tane, lezzetli, tavuğu da çıtır çıtır. 10 yıldır pilavcılık yapan Aka’ya nasıl bu işe başladığını sorduğumuzda, “Hayat her zaman istediğin gibi olmuyor” cevabını alıyoruz. "Okuyabilseydim bu soğukta uğraşmazdım, belediye zorluk çıkartmazdı" diye devam ediyor. "Belediye gecenin üçünde yakaladı mı tezgahı kırıyor. Onlar geliyor, biz kaçıyoruz." "Dükkan açmayı düşünmüyor musun?" diye soruyorum, “İşin sırrı tezgahta” diyor.